Rivâyet olunduğuna göre, Müşârün-ileyhin pederi Hazret-i Ömer Resûlullah salla`llahu aleyhi ve sellem`in zamân-ı saâdetinde Semğ denilen öz malı bir hurmalığı vakfetmek istiyerek: - Yâ Resûla`llah! Ben nazarımda en güzel ve kıymetli bir hurmalığa mâlik bulunuyorum. Hâlis kazancım olan bu malımı vakfetmek istiyorum, diye Resûl-i Ekrem`den sormuş. Nebî salla`llahu aleyhi ve sellem: - Bu hurmalığın aslını, rakabesini vakfet! Artık o satılmaz, hibe edilmez, vâris olunmaz, yalnız onun mahsûlü (müstahikkına) infâk edilir, yedirilir, buyurdu. Ömer de bu malını o sûretle vakfetti. Ve bu sadakası, Allah yolunda gazâ eden mücâhidlere, esâretten kurtulmak istiyen kölelere, konuklara, misâfirlere, vâkıfın yakın akrabâsına meşrût idi. Bununla berâber mütevellî nasb olunan kimsenin, vakfın rakabesine tecâvüz etmiyerek yalnız nemâsından örfe göre yemesinde, yâhud dostuna yedirmesinde de günah yoktur.