Rivâyet olunduğuna göre, demiştir ki: Nebî salla`llahu aleyhi ve sellem gök yüzünde yağışlı sanılan bir bulut görünce (kâh) ona karşı durur, geri dönerdi; (kâh evimize) girer, çıkardı. Ve (bu karanlık buluttan ümmete bir âfet erişmesinden endîşe ederek) çehresi (nin rengi) değişirdi. Yağmur gökten yağınca da Resûlullah`dan bu endîşe zâil olurdu. Âişe (Hazretleri) demiştir ki: ben bunun sebebini Resûlullah`dan öğrenmek istedim. O bana: - Ne bileyim? Belki bu kara bulut bir kavmin (Âd kavminin) dediği gibi (bir azâb) olur (ki Kur`an`da şöyle hikâye olunmuştur:) Âd kavmi kendîlerine va`d olunan azâbı -âfâkı enine kaplayarak vâdîlerine karşı gelen- bir bulut hâlinde gördükleri zamân onlar: - Şu ufuktaki karaltı bize yağmur yağdıracak bir buluttur, demişlerdi. (Hûd Peygamber de onlara): - Belki o, (gelmesini) ta`cîl ettiğiniz azâbtır; (o bir) rüzgârdır ki, içinde elem verici azâb vardır (diye cevap vermiştir).