Rivâyete göre şöyle demiştir: Biz (Eş`arîler) Yemen`de iken Nebî salla`llahu aleyhi ve sellem`in Peygamber ba`s olunduğu ve Medîne`ye hicret ettiği haberi bize irişmişti. Biz de ben ve kardeşlerim -ki, biri Ebû Bürde, öbürü de Ebû Rühm`dür; ben kardeşlerimin en küçükleri idim.- Kavmimiz (Eş`arîler) den elli üç kişi refâkatinde Resûlullah cânibine muhâcir olarak (Yemen`den) çıkmıştık. Biz bir gemiye bindik. Fakat (havanın muhâlefetiyle) gemimiz bizi Habeşe hükümdârı Necâşî`nin memleketi sâhiline bıraktı. Orada Ca`fer İbn-i Ebî Tâlib radiya`llahu anh`e kavuştuk. Bir müddet onunla berâber Habeşistan`da kaldık. Nihâyet hepimiz yola çıktık. Ve Nebî salla`llahu aleyhi ve sellem Hayber`i fethettiği sıra kendilerine kavuştuk. Ordudaki mücâhidlerden bâzı kimseler bize yâni gemi yârânına: - Hicret şerefini kazanmakta biz sizi geçtik! diyorlardı. Bir kere de Esmâ` Bint-i Umeys -ki bizimle Habeşe`den gelenlerden idi- (zevci Ca`fer`le birlikte) Peygamber`in kadını (ve Ömer`in kızı) Hafsa`yı -ki, o da vaktiyle bir muhâcir kafilesi içinde Habeşistan`a hicret etmişti- ziyâret etti. Esmâ` Hafsa`nın yanında iken Ömer radiya`llahu anh de kızının odasına girdi. Ömer Esmâ`yı görünce Hafsa`ya: - Bu kadın kimdir! diye sordu. Hafsa: - Umeys kızı Esmâ` `dır! dedi. (Ömer Esmâ` `nın Habeşistan hicretine ve deniz boşluğuna işâret ederek): - A, bu kadın Habeşli Esmâ` mıdır? Vay bu kadın deniz yolcusu Esma` mıdır? diye tekrar tekrar lâtîfe etti. Esmâ` da: Evet! diye tasdîk etti. Ömer Esmâ` `ya: - Medîne`ye hicret fazîletinde biz sizi geçtik! Biz Resûlullah`a sizden daha lâyık, daha yakın bulunuyoruz! demesi üzerine Esmâ` titizlenerek şöyle müdâfaada bulundu: - Hayır? Siz, hiç öyle değilsiniz! Vallahi Resûlullah ile hicret eden sizlerin Resûlullah açlarını doyurdu, câhillerini okuttu (adam etti). Biz de Habeşistan`da, Resûlullah`a uzaklarda, müslümanlara kinle, adâvetle dolu bir muhitte, bir toprakta azâb ve ıztırâb içinde bulunuyorduk. Bütün bu mezâhimi biz, Allah`ın ve Resûlullah`ın rızâsı uğrunda iktihâm ettik. Ey Ömer! Allah adına yeminler olsun ki, bütün bu dediklerini gidip Resûlullah`a arzedinceye kadar ne bir lokma yemek yiyeceğim, ne bir yudum su içeceğim. Ey Ömer, biz uzak illerde azâb olunuyorduk ve korku içinde yaşıyorduk. (Sizin Peygamber`in sâyesinde saâdet içinde yaşadığınız gibi değil). Bu hakîkatleri şimdi gidip Resûllulah`a arzedeceğim. Resûlullah`a da soracağım (ve cevab isteyeceğim). Ey Ömer! (Şuna emîn ol ki, Resûlullah`a arzederken) ben ne yalan söylerim, ne de dilim yalan söylemeğe tenezzül eder. Bu muhâveremize bir kelime bile ziyâde etmem. Bu sırada Hafsa`nın odasına Nebî salla`llahu aleyhi ve sellem gelmekle Esmâ`: - Yâ Resûla`llah! Ömer şöyle şöyle söyledi, diye hikâye etti. Resûlullah: - Sen ona ne cevab verdin? diye sordu. Esmâ`: - Ben de şöyle şöyle cevab verdim! diye müdâfaasını da anlattı. Bunun üzerine Resûlullah: - Bu hususda Ömer bana sizden daha lâyık ve yakın değildir. Hakîkat şudur ki, Ömer ve Ömer`le hicret eden arkadaşları için (Medîne`ye), bir hicret sevâbı vardır. Ey gemi yoldaşları, emîn olunuz ki, sizin için iki hicret fazîleti vardır (birisi Necâşî`ye, öbürüsü Resûlullah`a.