Rivâyet olunmuştur: Hemşehrilerim Eş`arîler (Tebûk seferinde) kendilerine binit hayvanı istemek üzere beni Resûlullah salla`llahu aleyhi ve sellem`e göndermişlerdi. Çünkü hemşehrilerim Tebûk gazâsında Resûlullah ile berâber güçlük askeri içinde bulunmak istiyorlardı. Bu teklîf üzerine (Resûl-i Ekrem`e gittim): Arkadaşlarım Eş`arîler kendilerine mekkâre hayvanı vermenizi arzetmek üzere beni huzûrunuza gönderdiler! dedim. Resûlullah: Vallahi ben sizi hiçbir hayvana bindirmem! buyurdu. O sırada Resûlullah bilmediğim bir sebeble asabî bir halde bulunduğu için ben de kendisini tasdîk ettim. Ve Resûlullah`ın reddetmesinden mahzûn ve bana karşı gönlünde bir dargınlık bulunmasından endîşe ederek kederli bir halde geri döndüm. Arkadaşlarımın yanına dönüp geldiğimde de Resûlullah ne dediyse onlara haber verdim. Bunun üzerine çok beklemedim, ancak bir saat kadar bir zaman geçmişti. Bilâl`in bana: Ey Abdullah İbn-i Kays! diye seslemdiğini işittim: Ben hemen cevab verdim. Bilâl: Resûlullah seni da`vet ediyor, hemen icâbet et (gel) dedi. Resûlullah`ın huzûruna varınca o sırada Sa`d (İbn-i Ubâde) den aldığı (ikişer ikişer iple bağlı) altı deveyi gösterek bana: Şu çifti al, şu çifti de al. Bunlarla arkadaşlarının yanına git. Ve onlara: "Allah, yâhud Resûlullah sizi bu develere yükle(mek dile)r, artık bunlara bininiz, de! buyurdu". Ben de bu develerle arkadaşlarımın yanına gittim. Ve: - Nebî salla`llahu aleyhi ve sellem sizi bu develere yüklemek ister. Lâkin ben vallahi sizin bir kaçınız benimle berâber Resûlullah`ın (bundan önce) söylediği sözü işiten bir kimsenin yanına gidinceye (ve bunun mâhiyetini açıklayıncaya) kadar sizin yakanızı bırakmak. İsterim ki siz, Resûlullah`ın söylemediği bir sözü ben size hikâye etmiş olduğumu sanmayasınız! dedim. Onlar da bana: - Vallahi sen bizim nazarımızda doğru sözlüsündür. Bununla berâber ne yapmak arzu edersen onu da yap! dediler. Bunun üzerine Ebû Mûsâ (el-Eş`arî) hemşehrilerinden birkaç kişi ile gitti. Bunlar Resûlullah`ın Eş`arîleri önce reddi, sonra onlara develeri vermesine dâir sözlerini işiten kimselerin yanlarına vardılar. Bunlar da Ebû Mûsâ`nın hemşehrilerine hikâye ettiği gibi Peygamber`in sözlerini anlattılar.