Rivâyet göre bir kere İbn-i Abbâs`a iki kadının dâ`vâsı arzolunmuştu. Bu kadınlar bir evde mest gibi sahtiyan metâı dikerlerdi. Bunlardan birisinin el ayasına öbür kadın tarafından bîz batırılmakla mecrûh kadın evden çıkıp mücrim kadın aleyhine da`vâ etti. Kadınların bu da`vâsı İbn-i Abbâs`a arzolundu. (Duruşma sırasında müddeî kadının beyyinesi ve şâhidi bulunmadığından müdde-i aleyhe yemîn etmek düşmüştü. Yalan yere yemîn etmesini önlemek için) İbn-i Abbâs Resûlullah salla`llahu aleyhi ve sellem`in şöyle buyurduğunu hikâye etmiştir. Eğer nâs mücerred da`vâlariyle (beyyinesiz, şâhidsiz) hak kazanacak olurlarsa kavmin malları, canları zâyi` olur. (Binâenaleyh müddeîden beyyine isteyiniz). Müddea-aleyhe (yemîn tevcîh ettiğinde de) Allah adına (yalan yere) yemîn etmenin fenâlığını (önce kendisine) hatırlatınız! Ve ona şu âyeti de: "Allah`ın ahdini ve kendi yemînlerini az bir paraya değişenler yok mu? İşte bunların âhirette hiç nasibi yoktur!". diye okuyunuz. Bu âyet-i kerîmedeki tahzîrler müddea-aleyh kadına okunup anlatılınca derhâl cürmünü i`tirâf etmiştir. (Bu da`vâda müddeî kadın dâ`vânın ibtidâsında cürmün müddea aleyh tarafından îka` edildiğine dâir yemîn etmek istedi ise de) İbn-i Abbâs müddeî kadına da: Nebî salla`llahu aleyhi ve sellem: Yemîn müddea-aleyhe düşe (n bir hak dı)r buyurdu, diye cevâb verdi.