Resûlullah salla`llahu aleyhi ve sellem bize şöyle hikâye buyurdu, dediği rivâyet olunmuştur: Bir gece bana iki melek gelip beni uykudan uyandırdı. Bunlar beni bir şehre götürdüler ki, o şehrin binâları altun ve gümüş tuğlalarla yapılmıştı. Bizi orada birtakım kimseler karşıladılar ki, onların vücûdlarının yarısı, senin gördüğün şeylerin en güzeli hilkatinde idi. Öbür yarısı da gördüğün en çirkin insana benziyordu. İki melek onlara: - (Niçin bu halde duruyorsunuz?) Haydi şu nehre gidip giriniz, dediler. Onlar de nehre girdiler. Sonra bize dönüp geldiler. Bir de gördük ki, onlardan o çirkinlik gitmiş ve en güzel bir insan sûretine değişmişti. Bu iki melek bana: - Burası Cennet-i Adin`dir, Şu (muhteşem) binâ da senin menzilindir, dediler. Melekler (sözlerine devâm edip): Hani o yarı vücûdları güzel ve yarı yerleri çirkin insanlar yok mu? Onlar da güzel ve hayır işleri, öbür kötü ve şer işlerle karıştıran kişilerdi. Allahu Teâlâ onların (günâhlarını i`tirâf ederek işledikleri hayır ve hasenât hürmetine) kötülüklerini afvetti, dediler.