Rivâyete göre, Resûlu`llah Salla`llahu aleyhi ve sellem Allah Tebâreke ve Teâlâ şöyle buyurdu, demiştir: Her kim beni tanıyan ve ihlâs ile bana ibâdet eden bir kuluma düşmanlık ederse, ben de ona harb i`lân ederim. Bana kulum hiç bir şey ile yaklaşamaz, ancak kendisine farz kıldığım şeyleri sevmesiyle yaklaşır. Her zaman kulum bana nâfile ibâdetleriyle de yaklaşmak ister. Nihâyet ben ona muhabbet ederim. Artık ben kulumu sevince onun işidir. Kulağı, görür gözü, tutar eli, yürür ayağı mesâbesinde olurum (ve bu â`zâlariyle husûlünü arzu ettiği bütün dileklerini veririm). Diliyle de her ne isterse muhakkak onları da ihsân ederim. Bana sığınmak isteyince de muhakkak kulumu sıyânet ederim. Ben yapmasını dilediğim hiç bir şey hakkında -mü`minin ölümü karşısındaki tereddüdüm gibi- tereddüt etmedim. (Fakat bunda) kulum ölümü hoşlanmıyordu. Ben de kuluma acı gelen şeyi sevmiyordum.