Şöyle dediği rivâyet olunmuştur: Ben bir kere Resûlu`llah Salla`llahu aleyhi ve sellem`in huzûruna vardım, o sırada Hazret-i Resûlu`llah Kâ`be`nin gölgesinde: - Kâ`be`nin Rabbi`ne yemîn ederim ki, muhakkak onlar çok hüsranda (ve ziyanda) dırlar, Kâ`be`nin Rabbi`ne yemîn ederim ki, muhakkak onlar çok hüsrandadırlar, buyuruyordu. Ben (Kendi kendime): "Hâlim, şânım nedir ki, acabâ Resûlu`llah bende hüsrânı mûcıb (uygunsuz) bir şey mi gördü; benim hal ve şânım ne olabilir ki?" diyordum. Resûlu`llah bu sözü (tekrarlayıb) söylerken ben de yanına oturdum. Susmağa da muktedir olamayıb Allah`ın irâdesi beni kaplayarak: - Yâ Resûla`llah! Babam ve anam sana kurban olsun. Bu hüsranda (ve büyük ziyanda) olanlar kimlerdir? Diye sordum. Resûl-i Ekrem: - Dünyâlığı çok olan (zengin) lerdir. Fakat bunlardan (malının zekâtını) şöyle (önündeki), şöyle (sağındaki), şöyle (solundaki) fakirlere verenler müstesnâ, buyurdu.