Ezrak İbn-i Kays`dan şöyle rivâyet etmiştir: Ezrak demiştir ki: Ehvâz`da Harûriyye (denilen hâricîler) ile harb ettiğimiz günlerde (Düceyle) nehr (inin) kenârında bulunuyordum. Birisi de orada binidinin gemini elinde tutarak namaz kılıyordu ki, râvî Şu`be, bu namâz kılan zâtin Eslemî Ebû Berze radiya`llâhu anh olduğunu haber vermiştir. Namâz kılarken hayvan, Ebû Berze`yi çekmeğe, o da hayvana uymağa (ve onunla namâzda yürümeğe) başladı. Bu vaz`iyyet şâhid olan bir hâricî: "Yâ Râb: Şu ihtiyara cezâsını ver (o, hayvanı için namâzını terkediyor) di(yerek sebb ü tahkîr etmeğe başla)dı. Ebû Berze namâzdan fâriğ olunca (hâricîye karşı) şöyle cevâb verdi: Senin (şimdi söylediğin) sözünü işittim. Ben, Resûlullâh salla`llâhu aleyhi ve sellem ile birlikte altı, yâhut yedi, yâhut sekiz gazâda bulundum. Resûl-i Ekrem`in (namâzda ve sâir husûslarda ümmetine) yüsr ü sühûlet gösterdiğine şâhid oldum. Şimdi benim bu hayvanın hareketine uysal olmaklığım onu (başı boş) bırakmaklığımdan daha hayırlıdır. (Çünkü bırakınca) hayvan, yemliğine, ahırına dönecektir. O zaman benim için (uzak menzilime gitmek) güçleşecektir.