Hazret-i Câbir demiştir ki: Resûlullâh salla`llâhu aleyhi ve sellem (Benî Mustalik seferinde) beni bir işe göndermişti. Gittim. Sonra o işi görerek geri dönüp Nebî salla`llâhu aleyhi ve sellem`e mülâkî oldum. Ve Resûl-i Ekrem`e selâm verdim. Fakat Resûl-i Ekrem selâmımı bana reddetmedi. Bunun üzerine kalbimde öyle şiddetli bir hüzün hâsıl oldu ki, onun mâhiyyetini (yalnız) Allah bilir. İçimden dedim ki; zannedersem Resûlullâh salla`llâhu aleyhi ve sellem bana darıldı; bu işi ağır gördüğüme hükmetti. Sonra Resûl-i Ekrem`e (tekrar) selâm verdim. Yine Resûl-i Ekrem, selâmıma mukâbele buyurmadı. Bu def`a gönlümde birinci def`akinden daha şiddetli bir hüzün vâkı` oldu. Sonra Resûl-i Ekrem`e (üçüncü bir daha) selâm verdim. Bu def`a (namâzdan fâriğ olarak) selâmımı karşıladı. Ve dedi ki: Beni sana redd-i selâm etmekten, mücerred benim namâz kılar bulunmaklığım men` etmiştir. Bu sırada Resûl-i Ekrem, devesi üzerinde kıble cihetinden başka bir istikâmete müteveccih olarak gidiyordu.