Habbâb Hazretleri demiştir ki: Biz, (dünyâ için değil) rızâ-yı Bârî kasdederek, Nebî RS ile (Medîne`ye) hicret ettik. Artık ecr ü mükâfâtımız (va`d-i ilâhî muktezâsı) Cenâb-ı Hakk`a (şer`an) vâcib oldu. Yoldaşlarımızdan bu ecr ü ni`metten hiç bir şey tatmadan âhirete gidenler vardır ki, "Mus`âb İbn-i Ümeyr" bunlardan birisidir. Dostlarımızdan, kendilerine hicret semeresi ulaşan ve bu meyveyi devşirenler de vardır. Mus`âb, Uhud günü şehîd olmuştu da biz onu saracak bir kefen bulamamıştık. Yalnız şehîdin bir kaftanını bulmuştuk ve bu (azîz) şehîdi ona sarmağa çalışmıştık. Başını bürürken ayakları açılıyordu. Ayaklarını kapatırken başı açığa çıkıyordu. (Bu yoksulluk karşısında) Nebî RS bize şehîdin başını örtmemizi ve ayaklarının üstüne de "izhir" (denilen kokulu ottan) koymaklığımızı emreyledi.