Şöyle dediği rivâyet edilmiştir: Câhiliyet devrinde müşrikler hac aylarında ömre etmeği, yeryüzünde işlenen günâhların en ağırı zannederlerdi. Bunlar Muharrem ayındaki hurmeti de Safer ayına naklederek derlerdi ki: devenin arkasındaki yara iyi olur, huccâcın ayak izleri gider, Safer ayı da çıkarsa, artık ömre etmek işte o zaman ömreciye halâl olur. Resûlullâh salla`llâhu aleyhi ve sellem Ashâbiyle berâber (Zilhicce`nin) dördüncü gecesi sabahında hac niyetiyle telbiye ederek (Mekke`ye) gelmişlerdi. Aleyhi`s-salâtü ve`s-selâm, Ashâb`ına haclarını ömreye çevirmelerini, ve (tavâf, sa`y, tıraşla) ihramdan çıkmalarını emreyledi. (Kendisinde ömre edilmesini ekber-i kebâirden ad ve i`tikâd ettikleri için) hac aylarında ömre ile emredilmesi huccâca ağır geldi. Ve Resûl-i Ekrem`e: - Yâ Resûla`llâh, bu nasıl hıldir, nasıl ömredir? (İhrâmın haram kıldığı şeyleri bu da halâl kılar mı?) diye sordular. Resûl-i Ekrem: - (Eşhür-i hurümdeki) bu ömrenin edâsı da bunların hepsini halâl kılar, buyurdu.