Şöyle dediği rivâyet edilmiştir: Benim indimde (ahkâm-ı şerîatten mektûb olan) şey, yalnız Allahu Teâlâ`nın Kitâbıdır. Bir de Nebî salla`llahu aleyhi ve sellem `den (işitip yazdığım) şu sahîfedir. (Meâli şöyledir:) Medîne`nin şuraya (, Sevr dağına) kadar "Âir" (dağı) arası haremdir, vâcibü`l-ihtirâmdır. Kim ki, Medîne`nin bu harîmi dâhilinde Kitâb ve Sünnet`e muhâlif bir iş işlerse, yâhud ehl-i bid`ate yardım eylerse, Allah`ın azâbı, Melekler`in ilenci, bütün halkın nefreti bu mübtedi`ler üzerine olsun. Bunların ne tevbesi, ne de fidyesi kabûl olunur. Müslümanların emânı birdir; (bir müslimîn kâfire emânı, bütün mìslümanlarca sahîhtir, mu`teberdir). Alî (Hazretleri devamla) demiştir ki: Kim ki, bir müslümanın verdiği ahdi nakzederse, Allah`ın azâbı, Melekler`in ilenci, bütün halkın nefreti onun üzerine olsun. Onun ne farz, ne de nâfile ibâdeti kabûl olunmaz. Her kim de kendi mevâlîsinden ve efendilerinden başka bir kavmi velî ve efendi ittihâz ederse, bu kimse de Allah`ın azâbına, Melekler`in ilencine, bütün insanların nefretine uğrasın! Bu şuursuz kimsenin ne tevbesi, ne de adâleti kabûl olunmaz.