Şöyle rivâyet edilmiştir: Nebî salla`llahu aleyhi ve sellem (bir defa vâlidem) Ümm-i Süleym`e geldi. Vâlidem, Resûlullah`a hurma ve yağ ikrâm etti. Resûlullah: yağınızı tulumuna, hurmanızı da kabına iâde ediniz! Ben oruçluyum, buyurdu. Sonra evin bir tarafına doğru durup nâfile (iki rek`at) namaz kıldı. (Resûlullah ile biz de kıldık). Resûlullah Ümm-i Süleym`e ve ehl-i beytine düâ buyurdu. Ümm-i Süleym: - Yâ Resûla`llah! Bir hassacık var, (ona da düâ buyurunuz!) dedi. Resûlullah: - Hassacık da nedir? diye sordu. Ümm-i Süleym: - Hâdimin Enes`tir, dedi. Enes diyor ki: Resûl aleyhi`s-selâm Âhiretin ve Dünyânın hiç bir hayır ve saâdetini bırakmayarak bana düâ etti. (O cümleden birisi): Yâ Rab, Enes`i çok mal ve çok evlâd ile merzuk ve kendisi için mübârek eyle! buyurdu. Muhakkak ki ben, Ensâr`ın mal cihetiyle en zengini bulunuyorum. Kızım Ümeyne`nin bana haber verdiğine göre de (Hicret`in 75 senesinde) Haccâc`ın Basra`ya geldiği târiha kadar yüz yirmi bu kadar sulbî evlâdım defnolunmuştur.