Nebiyy-i Muhterem salla`llâhu aleyhi ve sellem buyurdu ki: Münâfık`ın alâmetleri üçtür. Söz söylerken yalan söyler. Va`d ettiği vakit sözünde durmaz. Kendisine bir şey emniyet edildiği zaman hıyânet eder.
Nebiyy-i Mükerrem salla`llâhu aleyhi ve sellem buyurdu ki: Dört şey, her kimde bulunursa hâlis münâfık olur. Her kimde bunların bir parçası bulunursa onu bırakıncaya kadar kendisinde münâfıklıkdan bir haslet kalmış olur. (Bunlar da) kendisine bir şey emniyet edildiği zaman hıyânet etmek, söz söylerken yalan söylemek, ahdettiğinde ahdini tutmamak, husûmet (iddiâ ve mürâfaa) zamânında da hakdan ayrılmaktır.
Resûlu`llâh salla`llâhu aleyhi ve sellem buyurdu ki: Îmânından dolayı ve (yalnız Allâh`dan ecrini umarak) li-vechi`llâh her kim Kadir Gecesi`ni tâatla geçirirse geçmiş günahları mağfûr olur.
Nebiyy-i Ekrem salla`llâhu aleyhi ve sellem buyurdu ki: Allâhu Teâlâ ve Tekaddes Hazretleri kendi yolunda (cihâda) çıkan kimseye: "Onu (evinden) çıkaran şey yalnız bana îmân ve Peygamberlerimi tasdîk ise nâil olduğu ecir veya ganîmetle (sâlimen yurduna) geri getireyim, yâhud da Cennet`e ithâl edeyim." diye tekeffül etmiştir. Ümmetime meşakkate bâis olacağını bilmesem hiç bir seriyye (yâni cihad müfrezesine refâkat etmek) den geri kalmazdım. Allah bilir ki Allah yolunda katlolunup dirilmeyi, ondan sonra katlolunup dirilmeyi, ondan sonra katlolunmayı ne kadar isterdim!
Resûlu`llâh salla`llâhu aleyhi ve sellem buyurdu ki: Her kim Ramazan`da îmânı sebebiyle ve (ecrini yalnız Allah`dan umarak) li-vechi`llâh (Terâvih ve sâire gibi) namaz kılarsa geçmiş günahları mağfûr olur.
Resûlu`llâh salla`llâhu aleyhi ve sellem buyurdu ki: Her kim Ramazan orucunu îmânı sebebiyle ve (yalnız Fazl-ı İlâhî`yi umarak) li-vechi`llâh tutarsa geçmiş günahları mağfûr olur.
Nebiyy-i Muhterem salla`llâhu aleyhi ve sellem buyurdu ki: Bu din (ayni) yüsürdür. Hiçbir kimse yoktur ki (bu) din hususunda (amellerim eksiksiz olsun diye) kendini zorlasın da din, ona galebe etmesin (ve ezilip büsbütün amelden kesilmesin). Öyle olunca ortalama gidin. (Matlûbunuz olan ameli tamam îfâ edemediğiniz vakit de O`na şükretmekle kanâat ediniz. Böyle yaparsanız) size müjde olsun (amelin azına da pek çok ecir verilir.) (Yola çıkarken) sabah, akşam seferinden, biraz da gece yürüyüşünden istiâne ed(iniz de kendinizi yokmay)iniz.
Nebiyy-i Mükerrem salla`llâhu aleyhi ve sellem Medîne`ye ilk teşrîfinde Ensâr`dan olan ecdâd (ı, yâhud diğer lâfza göre dayıları yurd) ına misâfir oldu ve on altı, on yedi ay Beytü`l-Makdi`se doğru namaz kıldı. Halbuki kıblesinin Beytü`l-Harâm`a doğru olmasını arzu ederdi. (Kâ`be`ye müteveccihen) ilk kıldığı namaz İkindi namazı olmuştu. Bir cemâat de onunla birlikte kıldılar. Ondan sonra birlikde namaz kılanlardan biri (namazdan) çıktı. Mescidin birinde bulunan bir cemâate namazdalar iken yolu uğradı. (onlara): "Resûlu`llâh salla`llâhu aleyhi ve sellem ile birlikte Mekke`ye doğru namaz kıldığıma Allah için şahâdet ederim." deyince (namazlarını bozmadan) oldukları gibi Beyt-i Şerîf`e döndüler. Resûlu`llâh salla`llâhu aleyhi ve sellem Beyt-i Makdis`e doğru namaz kıldıkları sırada Yahûdîlerle (diğer) Ehl-i Kitâb ondan hoşlanırlardı. Beyt-i Şerîfe doğru yüzünü döndürünce bu fi`lini beğenmediler. -Berâ` b. Âzib radiya`llâhu anh bu hadîsinde diyor ki: Kıble tahvîl edilmeden evvel (ilk) kıbleye doğru (namaz kılarak) vefât etmiş, katlolunmuş kimseler de vardı. Bunlar hakkında nasıl bir hüküm vereceğimizi bilemedik.
Resûlu`llâh salla`llâhu aleyhi ve sellem`den işittim, buyurdu ki: Bir kul Müslüman olursa, İslâm`ı sağlama olursa Allâhu Teâlâ (Hazretleri) evvelce kendisinden sâdır olmuş her seyyiesini tekfîr eder (yâni örter). Ondan sonra sıra kısâsa (yâni mükâfât ve mücâzâta) gelir: Bir hasene ondan yedi yüz kat büyük hasene ile, bir seyyie ise (yalnız kendi) misli (derecesinde mücâzât) ile karşılanır. Meğer ki o seyyieyi Allah affede.
Yanımda bir kadın varken Nebiyy-i Mükerrem salla`llâhu aleyhi ve sellem hücreme girdi. "Bu kadın kimdir?" diye sordu. "Filâncadır." dedim. Ve kıldığı namaz(lar)ı anlatmağa başladım. Resûlu`llâh salla`llâhu aleyhi ve sellem ise "(Bu sözü) bırak. (Dâimâ) elinizden gelecek şeyleri yapınız. Yoksa Allâh hakkı için siz usanmadıkca Allah usanmaz." buyurdu. Resûlu`llâh salla`llâhu aleyhi ve sellem`in en ziyâde sevdiği din (yâni tâat), sâhibi tarafından devâm üzere yapılanlar idi.