Şöyle dediği rivâyet olunmuştur: Ben bir kere kendimi Nebî Salla`llahu aleyhi ve sellem ile berâber -yağmurdan muhâfaza ve güneşin harâretinden gölgelendirmek üzere- kendi elimle bir ev yapar gördüm. Bu inşâ`atta Allah`ın hiç bir mahlûku bana yardım etmemişti.
Rivâyete göre, Resûlu`llah Salla`llahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: Her peygamberin kendisine has müstecab bir du`âsı vardır. Onunla Allah`a du`â edegelmiştir. Fakat ben du`âmı âhirette ümmetime şefâ`at etmek için saklıyorum.
Rivâyete göre, Nebî Salla`llahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: Seyyidü`l-istiğfâr (yâni istiğfâr du`âlarının ulusu) Allahu Teâlâ`dan şu yolda mağfiret dilemektir: Allah`ım! Sen Rabbimsin, ibâdete lâyık hiç ilâh yoktur, yalnız Sen varsın; beni Sen yarattın, şüphesiz Sen`in kulunum ve gücüm yettiği kadar ezelde Sana verdiğim ahd ü va`ad üzere sâbitim. Allah`ım işlediğim kusurların şerrinden Sana sığınırım. Bana ihsan buyurduğun ni`metini zât-ı ulûhiyetine i`tirâf ederim. Günâhımı da î`tirâf ederim. Binâenaleyh günâhımı Sen yarlığa! Çünkü günah yarlığamak, kimsenin haddi değildir, ancak Sen yarlığarsın! Resûl-i Ekrem buyurur ki: Bu seyyidü`l-istiğfâr du`âsını her kim kalbiyle sevab ve fazîletine inanarak gündüz okur da o gün akşam olmadan ölürse, o kimse ehl-i Cennet câmiasındandır. Her kim de sevam ve fazîletine inanarak gece okur da sabah olmazdan önce ölürse, o kimse de ehl-i Cennet zümresindendir.
Nebî Salla`llahu aleyhi ve sellem`in: "Vallahi ben Allah`a günde yetmiş def`adan çok muhakkak istiğfâr ve tevbe ederdim!" buyurduğunu işittim, dediği rivâyet olunmuştur.
(Tâbi`î büyüklerinden Hâris İbn-i Süveyd) iki hadîs rivâyet etmiştir. Bunun birisi Nebî Salla`llahu aleyhi ve sellem`den, öbürüsü İbn-i Mes`ûd (şahsî bir mütâlea olarak) der ki: Mü`min kişi (irfan nûriyle) günahlarını (hayâlinde büyüterek) şöyle görür: Gûyâ o mü`min bir dağın eteğinde oturuyor ve dağın üzerine çökmesinden Korkuyor. Fâcir kişi de günahlarını, burnunun üstüne konan bir sinek gibi sanır. Râvî (İbn-i Şihâb) der ki: Bu hadîsi bana şeyhin eli burnunun üstünde olarak rivâyet etti. Sonra İbn-i Mes`ûd (Resûlu`llah Salla`llahu aleyhi ve sellem`den rivâyet ederek) der ki: Allah kulunun tevbesinden şu kişinin ferâhından çok ferahlanır ki (seferber bir halde olan) bu kişi, yanında devesi, üstünde suyu, azığı olduğun halde varıp sahrâda korkunç bir yere inmiş, başını yere koyarak hafif bir uyku uyumuştu. Uyanınca devesinin başını alıp gittiğini anladı. (Adamcağız devesini aramağa çıktı). Harâret, susuzluk, yâhut Allah`ın dilediği ıztırab adamcağızın üzerinde şiddetle icrâ-yı te`sîr edince (kendi kendisine) eski yerime olsun döneyim, diye dönüp geldi. Az bir uyku kestirip sonra başını kaldırınca devesini yanında buldu.
Şöyle dediği rivâyet olunmuştur: Nebî Salla`llahu aleyhi ve sellem gece yatağına girince (sağ) elini (sağ) yanağının altına kordu. Ve: "Bismike`llahümme emûtü ve ahyâ` = Allah`ım! Sen`in adını anarak ölürüm ve dirilirim (uyurum, uyanırım)" der idi. Uykudan kalkınca da: "El-Hamdü li`llâhi`llezî ahyânâ ba`de mâ emâtenâ ve ileyhi`n-nüşûr = O Allah`a hamd ederim ki beni öldükten sonra dirilten O`dur. Öldükten sonra (ba`s için) dirilmemiş de (böylece) O`na âitdir".
Şöyle dediği rivâyet olunmuştur: Nebî Salla`llahu aleyhi ve sellem yatağına girdiğinde sağ tarafına yatardı. Sonra şöyle du`â ederdi: "Allahümme eslemtü nefsî ileyke ve veccehtü vechî ileyke ve fevvadtü emrî ileyke ve elce`tü zahrî ileyke rağbeten ve rehbeten ileyke lâ melcee ve lâ mencâe minke illâ ileyke âmentü bi-kitâbike`llezî enzelte ve Nebîyyike`llezî erselte = Allah`ım! Kendimi Sana teslîm ettim, yüzümü Sana çevirdim, işimi Sana ısmarladım, Sana i`timâd ettim, Sen`i dilerim ve Sen`den korkarım, Sen`den başka sığınacak (Mahmî), Sen`den başka kurtaracak (halâskâr) yoktur; halâs ve himâye ancak sana âitdir. Allah`ım indirdiğin Kitab`ına inandım ve gönderdiğn Peygamber`ine îmân ettim. (Resûl-i Ekrem buyurdu ki: Bir kimse, bu kelimeleri okur da, sonra o gece içinde ölürse, o kimse İslâm fıtratı ve yaradılışı üzerine ölür).
Rivâyete göre, İbn-i Abbâs: Bir gece ben (Peygamber`in kadınlarından teyzem) Meymûne`nin yanında kalmıştım, diye hadîsini zikretmişti ki, bu hadîs yukarıda geçti. Burada İbn-i Abbâs şu du`ânın Nebî Salla`llahu aleyhi ve sellem`in du`âsından olduğunu rivâyet etmiştir: Allah`ım, kalbimde bir nûr kıl, gözümde de bir nûr kıl, kulağımda da bir nûr kıl, yine böyle sağımda bir nûr, solumda bir nûr, üstümde bir nûr, altımda bir nûr, önümde bir nûr, arkamda bir nûr kıl. Ve benim için umûmî ve büyük bir nûr yarat!.
Nebî Salla`llahu aleyhi ve sellem`in şöyle buyurduğu rivâyet olunmuştur: Sizin biriniz yatağına yatacağı âdem bilmez ki (dünden beri) ona hangi mahlûk halef olmuştur (sonra yatsın) sonra (şöyle) du`â etsin: Rabbim! Ancak Sen`in isminle yan tarafımı yatağıma koydum. Sen`in isminle de kaldırırım. Rabb`im! Eğer canımı alacaksan bana rahmetini ihsân et, eğer hayatta bırakacaksan hayâtımı sâlih kullarıın muhâfaza ettiğin himâyenle muhâfaza buyur!.
Rivâyete göre, Nebî Salla`llahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: Sakın sizin biriniz: Allah`ım! Dilersen beni mağfiret eyle; Allah`ım! Dilersen bana merhamet eyle, diye du`â etmesin! Azim ve kat`iyyetle, kesin olarak (Yâ Rab! Beni afvet, bana merhamet et, diye) du`â etsin! Çünkü Allah`ı icbâr eden (hiç bir kuvvet) yoktur.