Resûlu`llah Salla`llahu aleyhi ve sellem`in: iki kimse arasında hüküm edecek olan hâkim sakın asabî bir halde iken hüküm etmesin, buyurduğu rivâyet olunmuştur.
Hüveyyisa ile Muhayyisa kıssası yukarıda cihad bahsinde geçti. Burada da müellif, (Resûl-i Ekrem`in Hayber yahûdîlerine) yâ maktûlün diyetini, (kan bahasını) verirsiniz, yâhut da (bize) harb i`lân etmiş olursunuz (diye mektub gönderdiğini) ziyâde etmiştir.
Biz (Ensâr Hey`eti) Resûlu`llah Salla`llahu aleyhi ve sellem`e (Akabe mevkiinde) emirlerini dinlemek ve itâ`at etmek üzere bî`at ettik, dediği yukarıda geçti. Buradaki rivâyette de: "Her nerede bulunursak bulunalım, muhakkak orada hakkı yerine getiriceğimize ve hak söyliyeceğimize ve Allah yolunda hiç bir kimsenini levm ve zemminden korkmıyacağımıza söz verdik" sözlerini ziyâde etmiştir.
Rivâyete göre, müşârün-ileyh: "Ebû Hüreyre radiya`llahu anh`in Nebî Salla`llahu aleyhi ve sellem`den şu rivâyetinden daha küçük günâha benzer hiç bir şey görmedim" demiştir: Ebû Hüreyre Nebî Salla`llahu aleyhi ve sellem`den rivâyet ederek der ki: Allah Âdem-oğluna zinâdan nasîbini takdîr etmiştir. Hiç şüphesiz Âdem-oğlu (ezelde) mukadder olan bu âkıbete erişecektir. İmdi göz zinâsı (mahremi olmıyan kadına şehvetle) bakmaktır. Dil zinâsı da (zevkle) görüşmektir. Nefsin de (zinâ) temmenî ve iştihâsı vardır (bu arzu da nefsin zinâsıdır). Tenâsül uzvu ile bu a`zânın hepsinin arzularını ya gerçekleştirir (fi`ile çıkarır) yâhut (bırakarak) yalanlar.
Rivâyete göre, Hazret-i Enes, bir kere çocukların yanına uğramış ve onlara selâm verip Nebî Salla`llahu aleyhi ve sellem de çocuklara böyle selâm verirdi, demiştir.
Rivâyete göre, Câbir der ki: Bir kere babamın bir borcundan dolayı Nebî Salla`llahu aleyhi ve sellem`e gelmiştim. Kapıyı çaldım. Resûl-i Ekrem: Kim o? Buyurdu. Ben de: Ene (=Ben), dedim. Resûlu`llah böyle cevab verdiğimden hoşlanmamış görenerek: Ene ene (=Ben ben!) diye ta`rîz buyurdu.
Rivâyete göre, Nebî Salla`llahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: Bir kişi öbür kişiyi oturduğu yerden kaldırıp sonra onun yerine oturmasın; fakat ona: Yer açınız ve genişleyiniz (desin!).
Rivâyete göre, İbn-i Ömer "Nebî Salla`llahu aleyhi ve sellem`i Kâ`be`nin bir tarafında bir eliyle şöyle ihtibâ` ederek oturduğunu gördüm" demiştir.
Nebî Salla`llahu aleyhi ve sellem`in şöyle buyurduğu rivâyet olunmuştur: Üç kişi bir arada bulunurlarken bunlardan ikisi -üçüncüyü mahzûn etmemek için- ondan ayrı gizli konuşmasın! Tâ üçü nâs ile karşılaşıncaya kadar. (Meğer ki üçüncü kimse onların konuşmalarına izin vermiş ola).
Şöyle dediği rivâyet olunmuştur: Bir kere Medîne`de gece vakti sâhibinin ikamet ettiği bir ev yandı. Harik-zedelerin bu halleri, Hazret-i Peygamber`e haber verildi. Bunun üzerine Resûl-i Ekrem: Bu ateş, sizin düşmanınızdır. Uyumak istediğiniz zaman söndürünüz, buyurmuştur.