Resûlullâh salla`llâhu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu, dediği rivâyet edilmiştir: Hangi bir müslüman ki, onun hakkında dört (mü`min) hayır ile senâ ve şehâdet eder, Cenâb-ı Hak o müslümanı Cennet`e idlâl eder. Biz dedik ki: - Yâ Resûla`llâh! Üç kişi şehâdet ederse de böyle midir? Resûl-i Ekrem: - Üç kişi şehâdet ederse de böyledir, buyurdu. Sonra: - İki kişi şehâdet ederse de böyle midir? dedik. Resûl-i Ekrem: - İki kişi şehâdet ederse de böyledir, buyurdu. Bundan sonra biz, Resûl-i Ekrem`den bir şâhidden sormadık.
Nebî salla`llâhu aleyhi ve sellem`in şöyle buyurduğu rivâyet edilmiştir: (Münker, Nekîr adlı) melekler gelerek mü`min kabrinde oturtuldukta (bunların suallerine cevâben:) mü`minin "Lâ ilâhe illâ`llâh, Muhammedün Resûlullah" diyerek şehâdet getirmesi: "Allah mü`minleri, gönüllerinde yerleşen şehâdet kelimesiyle dünyâda ve kabirde böyle sâbit kılar" meâlindeki kavl-i şerîfi (n canlı bir ifadesi) dir.
Şöyle dediği rivâyet edilmiştir: Nebî salla`llâhu aleyhi ve sellem ehl-i Kalîb`i (ki Bedir`de maktûl olan rüesâ-yi Kureyş`in harb meydanında serilen lâşeleridir) müşâhede buyurdukta, bunlara: - Nasıl, Rabbinizin va`dettiği azâb ü cezâyı hak buldunuz mu? diye hitâb etmişti. (Ömer İbn-i Hattâb tarafından:) - Yâ Resûla`llâh! Bu (duygusuz) cîfelere mi hitâb ediyorsunuz? denildikte, Resûl-i Ekrem: - Siz bunlardan fazla işitir değilsiniz. Fakat bunlar cevab veremezler, buyurdu.
Şöyle dediği rivâyet edilmiştir: Nebî salla`llâhu aleyhi ve sellem: (Bedir maktulleri işitir, demedi. Belki) bu ölüler kendilerine söylemekte bulunduğum sözümün hak ve doğru olduğunu şimdi bilir, buyurdu. Nasıl ki, Allâhu Teâlâ da: "Habîbim, sözünün ölülere duyuramazsın!" buyurmuştur.
Resûlullâh salla`llâhu aleyhi ve sellem (bir kerre) hutbe îrâdına başlamış ve kişinin kabirde görüp geçireceği sorgu ve sualleri anlatmıştı. Resûl-i Ekrem kabir ahvâlini böyle tafsîlâtiyle anlatınca müslümanlar dehşetli bir sûrette feryâd edip ağlaştılar.
(Bir gün) Resûlullâh salla`llâhu aleyhi ve sellem`in, güneş battıktan sonra (Medîne hâricine) çıktığı ve bir ses işiterek: - Yahûdiler mezarlarında azâb olunuyor, buyurduğu rivâyet edilmiştir.
Nebî salla`llâhu aleyhi ve sellem şöyle duâ buyurmağa devam, (ve ümmetime ta`lîm) ederdi, dediği rivâyet edilmiştir: - Yâ Rab! Kabir azâbından, Cehennem azâbından, hayat ibtilâsından, ölüm şedâidinden, mesîh deccâlın fitnesinden sana sığınırım!
Resûlullâh salla`llâhu aleyhi ve sellem`in şöyle buyurduğu rivâyet edilmiştir: Sizden biriniz vefât ettiğinde sabah ve akşam ona kendi makâmı gösterilir: O kimse ehl-i Cennet`ten ise, ehl-i Cennet makâmâtından bir makam; ehl-i nârdan ise, Cehennem`in hücrelerinden bir karargâh gösterilir. Ve ona: Burası senin (müstakbel ve ebedî) durağındır. Kıyâmet günü Allah seni buraya gönderecektir, denilir.
Resûlullâh salla`llâhu aleyhi ve sellem`in (memede iken oğlu) İbrâhim vefât ettiğinde: İbrâhim`in Cennet`te sütninesi vardır, (rızâını tamamlar), buyurduğu rivâyet edilmiştir.
Nebî salla`llâhu aleyhi ve sellem`e (gayri bâliğ) olan evlâd-ı müşrikîn sorulduğunda: "Allâhu Teâlâ müşrik çocuklarını yaratırken bunların (nasıl yaşayıp), ne işleyeceklerini pek iyi bilir" buyurduğu rivâyet edilmiştir.