Hazret-i Câbir demiştir ki: Babam (Uhud gazâsında) şehîd edildiğinde ağlayarak üzerinden elbisesini çıkarıyorum da beni ağlamaktan men` ediyorlardı. Halbuki Nebî salla`llâhu aleyhi ve sellem nehyetmiyordu. Halam Fâtıma da ağlamağa başladı. Nebî salla`llâhu aleyhi ve sellem (halamı ta`ziye ve şehîdin yüce mertebesini bildirerek) buyurdu ki: Ey Fâtıme, siz ona ağlasanız da ağlamasanız da siz şehîdi (mağlesinden) kaldırana kadar melekler (onun üzerine toplandılar), kanadlariyle onu gölgelendirdiler.
Resûlullâh salla`llâhu aleyhi ve sellem Necâşî`nin vefâtını, Necâşî öldüğü günü (Mescid`de bizzât) haber verdi. (Sonra Mescid`den) musallâya çıkıp Ashâb`ı ile saf bağlayarak dört tekbîr aldı.
Hazret-i Enes demiştir ki: "Resûlullâh salla`llâhu aleyhi ve sellem (bir kerre minber üzerinde: "İşte) sancağı Zeyd (İbn-i Hârise) aldı, Zeyd katlolundu. Sonra sancağı Ca`fer (İbn-i Ebî Tâlib) aldı. O da katlolundu. Sonra sancağı (Abdullâh) İbn-i Revâha aldı, o da katlolundu" buyurdu. (Bunu söylerken) Resûlullâh salla`llâhu aleyhi ve sellem`in (mübârek) iki gözünden yaş akıyordu. (Resûl-i Ekrem devamla:) "Bundan sonra sancağı emirsiz, Hâlid İbn-i Velîd aldı. Ona feth ü nusrat ihsân olundu" buyurdu.
Resûlullâh salla`llâhu aleyhi ve sellem`in şöyle buyurdu, dediği rivâyet edilmiştir: Üç çocuğu henüz erlik çağına ermeden vefât etmiş hiç bir müslüman yoktur. Ancak Cenâb-ı Hak o müslümanı, bu çocuklara ihsân buyurduğu geniş rahmet ve keremi ile Cennet`e idhâl eder.
Ümmü Atıyye demiştir ki: Resûlullâh salla`llâhu aleyhi ve sellem`in kızı (Zeyneb radiya`llâhu anhâ) vefât ettiğinde Resûlullâh yanımıza gelip buyurdu ki: Kızımı su ve sidr ile üç, yâhud beş, hattâ îcâb ederse daha ziyâde yıkayınız. En sonrakinde kâfûr, yâhut kâfûr nev`inden bir koku kullanınız. Gasilden fâriğ olduğunuzda bana bildiriniz. Biz, gasli bitirince Resûl-i Ekrem`e haber verdik. Resûlullâh bize "Hikiv" denilen kendi izârını verdi. Ve: Bunu kızıma iç gömleği yapınız, buyurdu. (Râvî Muhammed İbn-i Sîrîn diyor ki): Ümmü Atıyye "Hikiv" ile izâr kasdetmiştir.
Ümmü Atıyye hadîsinin diğer bir rivâyet tarîkinde Resûlullâh salla`llâhu aleyhi ve sellem`in: "(Kızımı tek su ile yıkayınız), gasle, Zeyneb`in sağ tarafı ile ve abdest âzâları ile başlayınız" buyurduğu ve Ümmü Atıyye`nin de: "Zeyneb`in saçını taradık, (tarakla açtıktan sonra da kalınca) üç bukle yaptık (ve bunları arkasına salıverdik)".
Resûlullâh salla`llâhu aleyhi ve sellem, (Âhirete intikâl ettiğinde) pamuktan (ma`mûl), sehûliyye (denilen) üç parça beyaz Yemen bezi içinde kefenlendiği, ve bunların içinde kamîs ve imâme bulunmadığı rivâyet edilmiştir.
İbn-i Abbâs demiştir ki: Resûlullâh salla`llâhu aleyhi ve sellem ile birisi (Haccetü`l-Vedâ`da) Arafat`ta vakfe ederken ansızın devesinden düştü. Düşer düşmez de deve, (zavallının) boynunu kırdı. (Ve derhal öldü). Nebî salla`llâhu aleyhi ve sellem buyurdu ki: Bu (ihrâmlı) adamı su ve sidr ile yıkayınız, ve iki kat ihrâmı içinde defnediniz. Ona koku sürmeyiniz, onun başına bez de sarmayınız. Çünkü bu (ihrâmlı) hacı, kıyâmet gününde (başı açık olarak ve) "Lebbeyk Allâhümme lebbeyk = Fermânına uydum, dîvânına geldim..." diyerek ba`s olunacaktır.
Abdullâh İbn-i Übey öldüğünde oğlu (Abdullâh) Nebî salla`llâhu aleyhi ve sellem`e gelmiş ve "Yâ Resûla`llâh! (Mübârek) gömleğini bana versen de babamı onunla kefenlesem. (Lûtfen) namazını da kılsanız ve ona istiğfâr buyursanız" demişti. Nebî salla`llâhu aleyhi ve sellem, Abdullâh`a gömleğini verdi. Ve: (Cenâze hazırlayınınca) bana haber veriniz, namazınızı kılayım, buyurdu. Abdullâh Resul-i Ekrem`e hazırlandığını arzetti. Resûlullâh İbn-i Übeyy`in cenâzesine namaz kılmak üzere iken Ömer radiya`llâhu anh, Resûlullâh`(ın arkasından rîdasın)ı çekti.Ve: "Yâ Resûla`llâh! Allah sizi münâfıklar üzerine namaz kılmaktan nehyetmedi mi?" dedi. Resûl-i Ekrem: Ben, istiğfâr etmekte ve etmemekte muhayyerim. Allâhu Teâlâ: "Habîbim! Bu münâfıklara sen, ister istiğfâr et, istersen istiğfâr etme (müsâvîdir. Farazâ) bunlar için yetmiş def`a istiğfâr etsen Allan, aslâ onları mağfiret etmiyecektir" buyurmuştur, diye cevâb verdi. Ve Resûlullâh Abdullâh İbn-i Übeyy`in cenâzesine namaz kıldı. Bunun üzerine: "Bu münâfıklardan ölenlerin hiç birisine namaz kılma habîbim!" meâlindeki Âyet-i Kerîme nâzil oldu.
Hazret-i Câbir demiştir ki: Abdullâh İbn-i Übey defnolunduktan sonra Nebî RS geldi. (Emr-i Nebevî ile) ölü hufresinden çıkarıldı. Resûl-i Ekrem onun cildine tükrüğünden üfledi. Ve ona gömleğini geydirdi.