Biri gelip ravi`ye: "Görüyorum, Erkân (-ı Beyt-i Muazzam) dan rükn (-i Hacer-i) Esved ile rükn-i Yemânî`den başkasına el sürmüyorsun. Görüyorum, tabaklanmış (deriden ma`mûl) na`leyn giyiyorsun. Görüyorum sarı boya kullanıyorsun. Bir de görüyorum, Mekke`de bulunduğun zaman halk, hilâl (-i Zi`l-Hicce) i görür görmez ihlâle (yâni yevm-i Arefeden evvelki gün) girmedikce ihlâle başlamıyorsun." demiş. O da cevâben demiş ki. "Erkân (-ı Beyt-i Muazzam) a gelince, ben Resûlu`llâh salla`llâhu aleyhi ve sellem`in Hacer-i Esved ile rükn-i Yemânîden başkasına messettiğini görmedim. Tabaklanmış (deriden ma`mûl) na`leyne gelince ben, Resûlu`llâh salla`llâhu aleyhi ve sellem`in üzeri kılsız (deriden ma`mûl) na`leyn giyip (ayağı) içinde (iken) abdest aldığını görüdüm. Onun için ben onları giymeyi severim. Sarı boyaya gelince Resûlu`llâh salla`llâhu aleyhi ve sellem`in sarı boya ile (elbîsesini veya Lihye-i Mübârekesini) boyadığını gördüm. Ben de onun için o boya ile boyamayı severim. İhlâle gelince Resûlû`llâh salla`llâhu aleyhi ve sellem`in hayvanı (hareket için) müheyyâ olmadıkça ihlâl buyurduğunu görmedim."
Nebiyy-i Muhterem salla`llâhu aleyhi ve sellem ayakkabı giymekte; saçını, sakalını taramakta; abdest almakta; (hâsılı) kâffe-i husûsâtında sağdan başlamaktan hoşlanırdı.
(bir kere) Nebiyy-i Ekrem salla`llâhu aleyhi ve sellem`i şöyle gördüm. İkindi namazı yaklaşmıştı. Halk abdest suyu aradılar da bulamadılar. Resûlu`llâh salla`llâhu aleyhi ve sellem`e (bir kab içinde bir mıkdâr) abdest suyu getirdiler. Mübârek elini kabın içine soktu. Ve halka oradan abdest alsınlar diye emretti. -Enes der ki: (İşte o zaman Resûlu`llâh salla`llâhu aleyhi ve sellem`in) parmakları altından (hâzırûndan) hiçbir kimse hâriç kalmamak üzere cümlesi abdest alıncaya kadar su kaynadığını gördüm.
Resûlu`llâh salla`llâhu aleyhi ve sellem (Haccetü`l-Vedâ`da) başını tıraş ettiği zaman saçından en evvel alan Ebû Talha oldu.
Resûlu`llâh salla`llâhu aleşhi ve sellem buyurdu ki, içinizden birinin kabından köpek (ağzını sokup bir şey) içerse o kabı yedi kere yıkasın.
Resûlu`llâh salla`llâhu aleyhi ve sellem`in zamânında köpekler, mescidin içinde gider gelirdi de bundan dolayı (mescidi yıkamak için) hiç (su) serpmezlerdi.
Resûlu`llâh salla`llâhu aleyhi ve sellem buyurdu ki; bir kul, mescidde namaza muntazır olduğu müddetçe hep namazdadır. Meğer ki kendisinden hades vâkı` ola.
Osmân b. Affân radiya`llâhu anh`e sordum, dedim ki: "(Bir kimse) mucâmeat eder de menîsi nâzil olmazsa ne (yapmalıdır) dersin?" Osmân (radiya`llâhu anh): "Namaz için abdest aldığı gibi abdest alır, bacakları arasını yıkar." cevâbını verdi. -Osmân (radiya`llâhu anh): "Bunu ben, Resûlu`llâh salla`llâhu aleyhi ve sellem`den işittim." dedi.- Râvî der ki: (Bu mes`eleyi) Alî, Zübeyr, Talha, Übeyy b. Kâ`b (radiya`llâhu anhüm) den de sordum. (Hepsi de) bana böyle söylediler.
Resûlu`llâh salla`llâhu aleyhi ve sellem Ensârdan bir zâtı istedi. (O zât) başı damlayan damlaya geldi. Resûlu`llâh salla`llâhu aleyhi ve sellem: "Gâlibâ seni aceleye getirdik." buyurdu. "Evet." dedi. Bunun üzerine Resûlu`llâh salla`llâhu aleyhi ve sellem buyurdu ki şâyed işin aceleye gelir, yâhud (menî) kahtına uğrarsan sana (yalnız namaz) abdest(i) lâzım olur.
Rivâyet olunuyor ki, müşârün-ileyh de Resûlu`llâh salla`llâhu aleyhi ve sellem ile birlikte bir seferde bulunmuş. Resûlu`llâh salla`llâhu aleyhi ve sellem bir hâceti (kazâ) için gitmiş. Abdest aldığı zaman suyunu Muğîre dökmeğe başlamış. (İşte bu abdestde) yüz ve ellerini yıkamışlar ve başları ile mestleri üzerine mesh buyurmuşlardır.