Yine (sened-i muttasıl ile) rivâyet olunmuştur ki, ravi`ye kunut hakkında sual îrâd edildi. (Enes radiya`llâhu anh:) "Vaktiyle kunut vardı" cevâbını verdi. (Tekrar) soruldu ki: (Kunut) rükû`dan evvel mi idi, (yoksa) sonra mıydı?" (Enes radiya`llâhu anh:) "Evvel idi" cevâbını verdi. (Bunun üzerine kendisine) "(Ya) filân bana haber verdi ki, sen rükû`dan sonra idi demişsin, buna ne dersin?" diye suâl olundu. (Bunun üzerine:) "Yanlışı var, Resûlullâh salla`llâhu aleyhi ve sellem rükû`dan sonra yalnız bir ay kunut buyurdu. Takrîben yetmiş kişiye varan ve kendilerine kurrâ` nâmı verilen birtakım kimseleri müşrikînden bir kavmin nezdine göndermişlerdi ki (o kurrâ` adeden) ötekilerin dûnunda (oldukları için onların eliyle helâk olmuş) idiler. O müşrikler ile Resûlullâh salla`llâhu aleyhi ve sellem beyninde (mün`akid) bir ahid de vardı. Zannediyorum (ki kunut bundan dolayı idi) Resûlullâh salla`llâhu aleyhi ve sellem bir ay o müşrikler aleyhine duâ buyurarak kunut etti.
Yine (Sened-i muttasıl ile), kunutun (vaktiyle) akşam ile sabah (namazların) da olduğu rivâyet olunmuştur.
Nebiyy-i Ekrem salla`llâhu aleyhi ve sellem istiskâ etmek üzere (musallâya) çıkdı ve (mübârek) ridâsını tahvîl etdi. Yine Abdullâh İbn-i Zeyd radiya`llâhu anh`den olan (diğer) bir rivâyetde: "İki rek`at (namaz) da kıldırdı" denilmiştir.
Nebiyy-i Ekrem salla`llâhu aleyhi ve sellem`in müstad`afîn-i ehl-i îmân lehine ve Mudar (küffârı) aleyhine duâ-yı Nebevîlerine dâir mervî olan hadîs (ki evvelce 449 uncu olarak) geçmişti. (Buradaki) rivâyetin sonunda (Ebû Hüreyre radiya`llâhu anh) Nebiyy-i Ekrem salla`llâhu aleyhi ve sellem`in: "Gıfâr`a Allah mağfiret etsin, Eslem ile de barışık gitsin" (diye duâ) buyurduğunu da (ziyâde olarak) söylemiştir.
Nebiyy-i Ekrem salla`llâhu aleyhi ve sellem (Hicretden evvel) nasda (yâni Kureyş`de İslâm`a karşı) aleyhdarlık (olduğunu) görünce: "İlâhî, (bunlara) Yûsuf (Aleyhi`s-selâm)ın yedi (kıtlık) seneleri gibi yedi (yıl) musallat et" diye duâ buyurdu. Öyle bir kaht (belâsına) uğradılar ki, her şeyi (kökünden) aldı (kuru toprakdan başka bir şey bırakmadı.) O derecede ki, (her çeşit hayvan) derisi, ölü hayvan (etleri), hem de kokmuşlarını ye(meğe başla)dılar. Onlardan biri gök yüzüne bakınca (ziyâde) açlıkdan (gözleri ortalığı) duman (kaplamış gibi) görürdü. Ebû Süfyân (radiya`llâhu anh) Resûl-i Ekrem salla`llâhu aleyhi ve sellem`in nezdine geldi de. "Yâ Muhammed, sen Allâh`a tâatı ve sıla-i rahmi emredip duruyorsun. Kavmin ise helâk oldu (gitdi) artık onlar için (bir) duâ et" dedi. Allah Azze ve Celle Hazretleri ... buyurdu. Batşe (-i kübrâ) Bedir günü (olanı) dır demek ki Dühân da, Batşa da; Lizam da, Âyet-i Rûm da (zuhûr etmiş ve) geçmiş.
Nebiyy-i Ekrem salla`llâhu aleyhi ve sellem`in (Medîne`de minbere çıkıp) istiskâ buyurduğunu ve daha inmesine mahal kalmadan bütün olukların gürül gürül aktığını görünce mübârek vech-i şerîflerine baka baka şâirin: ... sözünü -ki, (râvî, Abdullâh İbn-i Dînâr-ı Adevî`nin dediği üzere) Ebû Tâlib`in kelâmıdır- nice def`alar yâdetmişimdir.
Halk kıtlığa dûçâr olduklarında, Ömer İbn-i Hattâb radiya`llâhu anh (Nebiyy-i Ekrem salla`llâhu aleyhi ve sellem`in amm-i mükerremi) Abbâs İbn-i Abdi`l-Muttalib radiya`llâhu anh ile (tevessül ederek) istiskâ eder ve: "İlâhî, bizler (eyyâm-ı hayâtında) Peygamberimiz salla`llâhu aleyhi ve sellem ile tevessül ederek Sen`den niyazda bulunurduk da bize yağmur (lar) ihsân edersin. (Şimdi de) Peygamberimiz`in amm (-i muhterem) i ile tevessül ederek Sen`den niyâz ediyoruz bize (yine) yağmur ihsân et" diye duâ eylerdi. (Râvî Enes radiya`llâhu anh) der ki: (Bu duâyı edince) iskâ olunurlardı.
Nebiyy-i Ekrem salla`llâhu aleyhi ve sellem ayakta hutbe îrâd buyururken Mescid(-i Şerîf)`e girip zât-ı Akdes-i Risâlet-Penâhîlerinden yağmur duâsı niyâzında bulunan kimseye dâir hadîs ki, (Buhârî`de) çok tekerrür etmiştir. Bu (radaki) rivâyetde ise [505 inci hadîsin ilk kısmında olduğu gibi duâ-yı Nebevî`yi müteâkıben hemen kuvvetli bir yağmurun başladığını söyledikten sonra Enes radiya`llâhu anh] şöyle demişdir: Altı gün artık güneş (yüzü) göremez olduk. Sonra öbür cum`a günü (yine) Resûlullâh salla`llâhu aleyhi ve sellem ayakta hutbe îrâd buyururken (yine) o kapıdan biri girip ve (muvâcehe-i Nübüvvet-Penâhî`de) ayakta durup: "Yâ Resûla`llâh, hayvanlar helâk oldu, yollar da kapandı. Allâhu Teâlâ`ya, duâ buyur da artık bu yağmurları dindirsin" dedi. (Enes radiya`llâhu anh der ki:) Bunun üzerine Resûlullâh salla`llâhu aleyhi ve sellem mübârek ellerini kaldırdı ve: "İlâhî, etrâfımıza (yağsın,) üzerimize değil. İlâhî, bayırlara, dağlara, (büklere), tepelere, dere içlerine ve otlaklara yağdır" diye duâ buyurdu. Bunun üzerine (hemen) yağmur kesildi. Ve (namazdan) çıktığımızda güneşte yürüdük. [Hadîsi, Enes radiya`llâhu anh`den rivâyet eden Şerîk İbn-i Abdillâh dedi ki: İkinci hafta gelen adam, evvelki hafta gelen adam mıydı? diye Enes`den sordum. Bilmiyorum dedi].
Resûlullâh salla`llâhu aleyhi ve sellem`in (istiskâda) mübârek ellerini kaldırıp (üç kerre): ... diye duâ buyurduğu (sened-i sahîh ile) rivâyet olunmuştur.
Ravi`nin (ebvâb-ı) istiskâdaki hadîsi ki, 533 üncü olarak geçmişti. Bu rivâyette ise: "(Resûlullâh salla`llâhu aleyhi ve sellem mev`ızadan fâriğ olup duâya başlarken sağ tarafına dönüp mübârek) arkasını nâsa çevirdi ve kıbleye karşı durarak duâ buyurdu. Sonra ridâ-yı şerîfini tahvil buyurarak bize iki rek`at (namaz) kıldırdı (ki bu iki rek`atte) cehren okudu" demiştir.