Resûlullâh salla`llâhu aleyhi ve sellem buyurdu ki: Hiç bir kimse yoktur ki, Cum`a günü iğtisâl edip elinden geldiği kadar paklandıktan ve (başını ve sakalını tarayıp kullandığı) yağından yağlandıktan, yâhud evindeki kokudan süründükten sonra (hânesinden mescide) çıksın, yanyana oturan iki kimsenin arasını açmasın, daha sonra (Hak Teâlâ tarafından) ona takdîr edildiği kadar namaz kılsın, daha sonra da imam söze başlayınca (namaz bitinceye kadar) sesini kessin de o Cum`a ile öteki Cum`a arasındaki günahları mağfûr olmasın.
Şöyle rivâyet olunmuştur: Müşârün-ileyh`e: "Nebiyy-i Ekrem salla`llâhu aleyhi ve sellem`in: Cum`a günü cünüb olmasanız da yine iğtisâl edip başlarınızı yıkayınız, bir miktar koku da sürününüz, buyurduklarını söylüyorlar. (Ne dersin?)" dediler. (İbn-i Abbâs cevâben): "Gusül (hakkında) evet, (böyle buyurduğunu bilirim) lâkin koku (hakkında) birşey buyurduğunu bilmiyorum" dedi.
(bir def`a) Ömer İbnü`l-Hattâb mescidin kapısında (Utarid İbn-i Hâcibe âit satılık) ipekten bir hulle gördü. "Yâ Resûlâ`llâh, (keşki) bunu satın alsan da cum`a gün(ler)i ve huzûr-ı (âlî) ne vefdler geldiği vakitler giysen!" dedi. Resûlullâh salla`llâhu aleyhi ve sellem: "Bunu olsa olsa Âhiretten nasîbi olmayan kimse giyer" buyurdu. Sonraları (bir kere) Resûlullâh salla`llâhu aleyhi ve sellem`e (onun gibi ipek) hulleler geldi ve Ömer İbnü`l-Hattâb (radiya`llâhu anh)a hullelerden birini bahşetti. Ömer (İbnü`l-Hattâb:) "Yâ Resûlâ`llâh, bunu bana verdin. Halbuki Utarid`in hullesi için o buyurduğunu buyurmuştun" di(ye istifsarda bulun)du. Bunun üzerine Resûlullâh salla`llâhu aleyhi ve sellem (cevâben): "Bunu ben sana giyesin diye vermedim ki" buyurdu. Ömer (İbnü`l-Hattâb hulleyi alıp) Mekkede (henüz) müşrik olan bir kardeşine verdi.
Resûlullâh salla`llâhu aleyhi ve sellem buyurdu ki: Ümmetime -yâhud (diğer rivâyete nazaran) nâsa- meşakkat vermek korkusu olmasaydı kendilerine her namaz kılarken misvak (isti`mâlini) emrederdim.
Resûlullâh salla`llâhu aleyhi ve sellem (bir kerre): "Misvâk (isti`mâli) hakkında (ki tavsiyelerim) artık çoğa vardı (dinleyip itâat etmek gerek.)" buyurdu.
Resûlullâh salla`llâhu aleyhi ve sellem (Efendimiz) cum`a günü sabah namaz(ının ilk rek`at) ında ... (ikinci rek`atinde de) ... (Sûre-i şerîfelerini) okurlardı.
Resûlullâh salla`llâhu aleyhi ve sellem`den işittim, buyurdu ki: Her birerleriniz râî (yâni elinin altında ne varsa onu lâyıkiyle muhâfaza ve sıyânetle mükellef)dir ve her birerleriniz elinin altındakinden mes`uldür. Devlet adamları birer râîdir ve raiyyesinden mes`uldür. İnsan ehl(u ayâl)inin râîsidir ve raiyyesinden mes`uldür. Kadın, kocasının evinin râîsi (yâni muhâfızı)dır. Hizmetkâr efendisine âid malın râîsidir ve elinin altındakinden mes`uldür. -Râvî ki, İbn-i Ömer, yâhud ondan rivâyet eden oğlu Sâlim İbn-i Abdillâh`tır- Resûlullâh salla`llâhu aleyhi ve sellem`in bir de: "İnsan babasına âid malın râîsidir ve elinin altındakinden mes`uldür" buyurduklarını zannediyorum, der. (Elhâsıl) her birerleriniz râî ve her birerleriniz raiyyesinden mes`uldür.
O hadîsi ki -biraz evvel (478) inci olarak geçmişti- Bu (tarikten olan) rivâyette şöyle bir ziyâde (de) vardır: (Resûlullâh salla`llâhu aleyhi ve sellem Efendimiz biraz sükût buyurduktan sonra) "Her yedi günde bir gün iğtisâl edip başını ve bütün cesedini yıkamak (Cum`a`ya giden) her (bâliğ) müslüman üzerine (Allâh`ın) bir hakkıdır" buyurdu.
(Ahd-i Celîl-i Risâlet-Penâhî`de) nâs (gerek Medîne`ye yakın) menzillerinden ve (gerek) avâlîden Cum`a`da nevbetleşe hazır olup (sırtlarında yün aba olarak) toz toprak içinde gelirlerdi ki, toz toprak vücudlarına sinip bedenlerinden ter (kokusu) çıkardı. (Bir def`a) Resûlullâh salla`llâhu aleyhi ve sellem benim yanımda iken bunlardan biri (yâhud bir takımları) huzûruna geldi. Nebiyy-i Ekrem salla`llâhu aleyhi ve sellem: "Bâri bu gün yıkansanız!" buyurdu.
(Zamân-ı saâdette) halk kendi işlerini kendi gören takımdan idiler. Cum`a`ya gittikleri vakit de (iş zamanlarındaki hal ve hey`etleri ne ise) o hâl ve hey`etleri ile giderlerdi. (Bundan dolayı) kendilerine: "Keşki yıkansanız" buyuruldu.