Rivâyet olunduğuna göre, şöyle demiştir: Resûlullah salla`llahu aleyhi ve sellem zamânında müşrike olan vâlidem (bir kere kuru üzüm, yağ hediyeleriyle) bana gelmişti. Ben, (hediyelerini kabûlden, kendisini de evime koymaktan imtinâ` ettim de) Resûlullah salla`llahu aleyhi ve sellem`den istiftâ ederek: - Yâ Resûla`llah! Vâlidem (oğlu Hâris`le berâber) bana geldi. Bana sokulmak ve mukabele görmek istiyor. Anama sıla ve iltifat edebilir miyim? dedim. Resûlullah: - Evet anana sıla ve iltifat eyle! buyurdu.
Rivâyet olunduğuna göre, müşârün-ileyh Hazretleri Mervân` (ın Medîne vâliliği) zamânında Suheyb`in çocukları lehine: "(Vallahi) Resûlullah salla`llahu aleyhi ve sellem Suheyb`e iki ve ve bir hücre hediye etti" diye şahâdet etmiş. Mervân da İbn-i Ömer`in bu şahâdeti (ve tâlibin yemîni) ile Suheyb`in çocukları lehine hükmetmiştir.
[Nebî salla`llahu aleyhi ve sellem Umrânın (sıhhati ve) hibe olunan kimseye âidiyyeti ile hükmetti] dediği rivâyet olunmuştur.
Rivâyet olunduğuna göre (bir kere) Âişe-i Sıddîka`nın huzûruna (Habeşî) Eymen girmişti. O sırada (Hazret-i) Âişe`nin üzerinde kalın Yemen bezinden ma`mûl, beş dirhem kıymetinde bir libâs bulunuyordu. (Darlık zamanlarını yâd ederek): - Ey Eymen, gözünü câriyeme doğru kaldır da bak!. O, (üzerimdeki libâsı şimdi) ev içinde giymekten arlanır. Halbuki Resûlullah salla`llahu aleyhi ve sellem zamânında benim bu nevi`den bir libâsım vardı. Medîne`de zifâf için süslenen her kadın onu âriyet almak üzere muhakkak bana haber gönderirdi, demiştir.
Rivâyet olunduğuna göre, müşârün-ileyh demiştir ki: Muhâcirler Mekke`den Medîne`ye ellerinde (bir şey) olmıyarak hicret etmişlerdi. Ensâr ise (Medîne`de) arz, akar sâhibi idi. Bu cihetle Ensâr, her sene mallarının (yarı) mahsûlünü kendilerine vermek, ve Ensâr`ın yerine bağ ve bahçe işini ve külfetini Muhâcirler îfâ etmek şartiyle mallarını Muhâcirlere ortağa vermişlerdi. (Râvî) Enes`in anası -ki, Ümm-i Enes`tir- Ümm-i Süleym (denilmekle meşhur) idi. Abdullah İbn-i Ebî Talha`nın anası idi. (Bu sırada) Ümm-i Enes de Resûlullah salla`llahu aleyhi ve sellem`e bir kaç hurma ağacı hediye etmişti. Nebî salla`llahu aleyhi ve sellem de hurma ağaçlarını (mahsullerinden istifâde etmek üzere) Üsâme İbn-i Zeyd`in anası olan câriyesi Ümm-i Eymen (Bereke) ye vermişti. Enes İbn-i Mâlik demiştir ki: Nebî salla`llahu aleyhi ve sellem Hayber halkıyle muhârebeden fâriğ olup da Medîne`ye döndüğü zaman Muhâcirler meyvasından istifâde ettikleri Ensâr`ın âriyet verdikleri menîhalarını Ensâr`a iâde etti. Nebî salla`llahu aleyhi ve sellem de Ümm-i Enes`e hurma ağaçlarını verdi. Resûlullah salla`llahu aleyhi ve sellem Ümm-i Eymen`e de hurma ağaçları yerine kendi bostanından bir kısmını verdi.
Resûlullah salla`llahu aleyhi ve sellem`in şöyle buyurduğu rivâyet edilmiştir: Kırk hasene vardır ki, bunların en a`lâsı sağımlı ve sütlü keçi menîha ve hediyesidir. Hayır-perverlerden bir kişi bu kırk haseneden birisini -onun sevâbını umarak, va`d olunan ecrini tasdîk ederek- işlemez, illâ o kimseyi Allah, bu hasene sebebiyle Cennet`e idhâl eder.
Rivâyet olunduğuna göre, Nebî salla`llahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: Nâsın hayırlısı benim asrım (daki Ashâb`ım) dır. Sonra onlara yakın olan (Tâbiî) lerdir. Sonra onlara yakın (Etbâ-ı Tâbiî) lerdir. Sonra birtakım kavimler gelir ki, onlardan birinin şehâdeti (ihtirâs ile) yemînine, yemîni de şehâdetine takaddüm eder.
Şöyle rivâyet olunmuştur: (Bir kere) Nebî salla`llahu aleyhi ve sellem (Ashâb`a) üç def`a: - Büyük günahların en büyüğünü size bildireyim mi? buyurdu. Ashâb: - Evet bildir, yâ Resûla`llah! dediler. Resûlullah: - Allah`a şirktir, anaya babaya ezâdır, buyurdu. (Sonra) dayanmakta iken doğrulup oturdu. Hemen: - İyi dinleyin, bir de: yalan yere şehâdettir, buyurdu. Resûlullah bu sözü durmayıp tekrâr ediyordu. (O derece tekrarladı ki) hattâ biz (Resûl-i Ekrem`e acıyarak:) kâşki sussa, diyorduk.
Rivâyet olunduğuna göre, Sıddîka-i müşârün-ileyhâ şöyle demiştir: (Bir kere) Nebî salla`llahu aleyhi ve sellem Mescid`de bir kişinin Kur`ân okuduğunu işitti de: - Allah şu adama rahmet etsin! O bana şu şu sûreden unuttuğum şu şu âyeti hatırlattı, buyurdu.
Rivâyet olunduğuna göre, Sıddîka Hazretleri demiştir ki: (Bir akşam) Nebî salla`llahu aleyhi ve sellem benim odamda teheccüd namazı kıldı. Bu sırada Mescid`de namaz kılmakta olan Abbâd (İbn-i Bişr) in sesini işitti de: - Yâ Âişe! Şu ses Abbâd`ın sesi midir? diye sordu. - Evet onun sesidir, dedim. Resûlullah: - Yâ Râb, Abbâd`ı rahmetine mazhar eyle! diye duâ buyurdu.