Resûlullah salla`llahu aleyhi ve sellem`in Müzâbeneden nehiy buyurduğu ve (İbn-i Ömer`in) Müzâbene, yaş hurmayı (ağacında) ölçekle (tahmîn ederek) kuru hurma ile satmaktır. Kuru üzümü de yaş üzümle (yine böyle tahmînî) ölçekle satmaktır (dediği) rivâyet edilmiştir.
Şöyle rivâyet edilmiştir: (Bir kere) İbn-i Evs yüz dînârının (dirhemle) tebdîl etmek istemişti. Müşârün-ileyh diyor ki: Talha İbn-i Ubeydillah (tebdîl için) beni çağırdı. Bey`-ü şirâ husûsunu görüşüp kararlaştırdık; hattâ benden paraları taleb etti. Ve altunları elinde evirip çevirerek aldı. Sonra: kesedârık Gabe (dedir, ora) dan gelene kadar (biraz sabret!) dedi. Ömer radiya`llahu anh Talha`nın bu sözünü işitmişti. Bunun üzerine müşârün-ileyh (bana): - Vallahi sen bu altunların ivâzını almadıkça bu meclis-i akidden bir tarafa ayrılma! (Çünkü) Resûlullah salla`llahu aleyhi ve sellem: altunu altun ile bey`i (herhalde) ribâdır. Meğer ki, (tarafeynden biri:) ha (al, öbiri de:) ha (ver! diye mecliste teâtî ederler) buyurdu, dedi. (Müellif Zebîdî diyor ki:) Ömer radiya`llahu anh`in bu hadîsinin alt tarafını yukarıda zikrettik ve geçti.
Resûlullah salla`llahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu, dediği rivâyet edilmiştir: (Sikkeli, sikkesiz) altunu altun ile bey` etmeyiniz!. Meğer ki ikisi müsâvî (mikdarda) ola. (Yine sikkeli, sikkesiz) gümüşü gümüş ile de bey` etmeyiniz!. Meğer ki, ikisi müsâvî ola. Altunu gümüş ile, gümüşü de altun ile (mütefâdıl veya mütesâvî) nasıl isterseniz (peşin olarak) öyle bey` ediniz!
Resûlullah salla`llahu aleyhi ve sellem`in şöyle buyurduğu rivâyet edilmiştir: Altunu altun ile bey` etmeyiniz, ancak bunlardan bâzısını bâzısına ziyâde etmiyerek misli mislien (müsâvî sûrette) bey` ediniz!. Gümüşü gümüşle de bey` etmeyiniz, ancak bunlardan bâzısına ziyâde etmiyerek misli misline (müsâvî sûrette) bey` ediniz! Bunlardan müeccel olanı da müaccel ile bey` etmeyiniz.
Şöyle rivâyet edilmiştir: (Bir kere) Ebû Saîd-i Hudrî altunu altun ile, gümüşü de gümüş ile (ziyâdesiz bey` edilir) demişti de (bunu işitenlerden Ebû Sâlih tarafından) Ebû Saîd`e: - İbn-i Abbâs böyle söylemiyor. (O mütefâdıleynde ribâ vardır, demiyor da ribâyı yalnız nesîeye kasrediyor) denilmiş. Ebû Saîd de: - Ben İbn-i Abbâs`a (mülâkî olup bunu sordum ve) dedim ki: (ribânın veresiye muâmeleye munhasır olduğunu) Nebî salla`llahu aleyhi ve sellem`den mi işittin, yoksa Kitâbu`llah`da böyle bir hüküm mü buldun? dedim. İbn-i Abbâs cevâben: - Ne onu, ne de bunu ben söylemem. Çünkü siz (kudemâ-yı Ashâbdansınız,) Resûlullah salla`llahu aleyhi ve sellem`i benden iyi bilirsiniz. (Kitâbu`llah`da da böyle bir hüküm bulmuş değilim). Şu kadar ki, bana Üsâme (İbn-i Zeyd,) Nebî salla`llahu aleyhi ve sellem`in: ribâ (tefâdulda değil,) ancak veresiyede cârîdir, buyurduğunu haber verdi, dedi.
Rivâyet olunduğuna göre (Ebû Minhal Yesâr İbn-i Selâme) Berâ` ile Zedyd`e (bey`-i) sarf (ın hükmün) den sormuş da: bunlardan her biri diğeri hakkında: o benden hayırlıdır (, daha iyi bilir) diyerek her ikisi de: - Resûlullah salla`llahu aleyhi ve sellem va`deye muallâk olarak altunu gümüş ile satmaktan nehyetti, diye cevab vermişler.
Resûlullah salla`llahu aleyhi ve sellem`in: yaş meyvayı (yenilmeğe) sâlih olduğu (kızarmak, sararmak sûretiyle) zâhir olana kadar (ağacı üstünde) satmayınız!. Yaş hurmayı da kuru hurma ile tebdîl etmeyiniz!, buyurduğu rivâyet edilmiştir. (Yine) Abdullah İbn-i Ömer Zeyd İbn-i Sâbit`in: [Resûlullah salla`llahu aleyhi ve sellem böyle yaş hurmanın, kurusiyle tebdîlini nehyettikten sonra ariyyenin (muayyen bir ağaçtaki yaş hurmanın yerdeki) yaş veya kuru hurma ile tebdîline müsâade buyurdu. Bundan mâadâsına müsâade buyurmadı] diye haber verdiğini söylemiştir.
Şöyle rivâyet edilmiştir: Nebî salla`llahu aleyhi ve sellem: Salâhı zâhir oluncaya dek (ağaç üstündeki) yaş meyvayı satmağı nehyetti. Ve bu yaş meyva ancak dînâr ile, dirhem ile (, ticâret metâı ile) satılır. Yalnız arâyâ müstesnâdır, (o, yaş veya kuru hurma ile satılabilir,) buyurdu, demiştir.
Resûlullah salla`llahu aleyhi ve sellem`in Arâyâ bey`inde beş vesk, yâhud beş veskten az mikdâra müsâade buyurduğu rivâyet edilmiştir.
Şöyle dediği rivâyet edilmiştir: Resûlullah salla`llahu aleyhi ve sellem zamânında bâzı kimseler (henüz idrâk etmiyen) yaş hurmaları (ağaç üstünde tahmîn ederek) alırlar, satarlardı. Mahsul kesilip toplanıp da istîfâ-yı hukuk edildiği sırada müşteri: mahsûle duman dokundu, hastalık geldi, ermeden bozulup döküldü, (hulâsa,) âfât ârız oldu, diyerek türlü bahânelerle da`vâ ve muhâseme ederlerdi. Bunun üzerine Resûlullah salla`llahu aleyhi ve sellem: - Mâdemki, siz idrâk etmedik mahsûlün mübâyeasını bırakmıyarak muhâsamaya ma`rûz olursunuz, bir daha hurma (ve meyva) yı (ağaç üstünde) salâhı zâhir oluncaya kadar alıp satmayınız!, buyurdu. (Zeyd İbn-i Sâbit devamla:) Resûl-i Ekrem`in bu nehyi, meşveret mâhiyetinde idi. Bununla halk arasındaki bu nevî alım satım yüzünden zuhûr eden husûmetin çokluğuna işâret buyurmuştu, (diyor).