Resûlullâh salla`llâhu aleyhi ve sellem buyurdu ki: (Biri) alın -(mübârek alnını gösterirken mübârek eliyle) burnuna da işâret etti-, (ikis) eller, (diğer ikisi) dizler, bir de (ikisi) ayak uçları olmak üzere yedi kemik (yâni a`zâ) üzerine secde etmekle emrolundum. (Namaz kılarken) elbisemizle saçımızı (durumu bozulmasın, yâhud tozlanmasın diye) toplamaktan da nehyolundum.
"Nebiyy-i Ekrem salla`llâhu aleyhi ve sellem bize nasıl namaz kıldırdı ise size de öylece namaz kıldırmaktan vazgeçmiyeceğim..." dediği rivâyet olunmaktadır. Hadîsin alt tarafı (yukarıda) geçmişti.
(Sened-i muttasıl ile) Nebiyy-i Ekrem salla`llâhu aleyhi ve sellem`in: "Secdede i`tidâl üzere bulununuz. Hiç biriniz de kolunu (secde esnâsında) canavar kolunu yayar gibi yaymasın" buyurduğunu rivâyet etmiştir.
"Resûlullâh salla`llâhu aleyhi ve sellem`i namaz kılarken gördüm. Namazının tek rek`atlarında ol(ub da rek`atı tamamla)dığı zamanlarda (bir müddet) oturmadıkça (sonraki rek`at için) ayağa kalkmazdı" dediği (sened-i muttasıl ile) rivâyet olunmuştur.
(Sened-i muttasıl ile) mervîdir ki (bir def`a) namaz kıldırmış ve (bu namazda) secdeden başını kaldırırken, (ikinci) secdeye varırken, (bu) secdeden başını kaldırırken, ikinci rek`attan (yâhud ikinci secdeden) kalkarken tekbîr(ler)i cehren almış ve: "Nebiyy-i Ekrem salla`llâhu aleyhi ve sellem`i (namazı) böyle (kılar) gördüm" demiştir.
(Sened-i muttasıl ile) rivâyet olunmuştur ki, Abdullâh b. Ömer radiya`llâhu anhümâ namazda iken (teşehhüd-i ahîr için) oturduğunda bağdaş kurardı. (Bir gün) oğlunun (da) böyle yaptığını gördü de kendisini bu (oturuşu)ndan nehyetti. Ve: "Namazdaki sünnet ancak sağ ayağını dikip sol ayağını bükmektir" dedi. (Oğlu): "Sen bunu yapıp duruyorsun" deyince: "(Evet, yapıyorum. Çünkü) ayaklarım beni taşıyamıyor" cevâbını verdi.
Resûlullâh salla`llâhu aleyhi ve sellem`in namazını en iyi belleyeniniz ben idim. Görürdüm ki (iftitah) tekbîr(ini) aldığında ellerini omuzları hizâsına getirir, rükûa vardığında da elleriyle dizlerini tutardı. Sonra belini (kanburlaşdırmadan) büker, başını kaldırdığında omurga kemiklerinden her biri yerli yerine gelinceye kadar doğrulur, secde ettiğinde kollarını yere yaymaksızın ve birbirine yanaştırmaksızın (yere) koyup ayaklarının parmaklarını kıbleye karşı getirir, (ilk) iki rek`at başında (teşehhüd için) oturduğunda sol ayağının üzerine oturup sağ ayağını diker, son rek`atta oturduğunda (ise) sol ayağını ile alıp ve diğerini dikip mak`adesi üstüne oturur idi.
(Sened-i muttasıl ile) Ravi`nin -ki Ashâb-ı Nebî salla`llâhu aleyhi ve sellem`den idi -şunu naklettiği rivâyet edilmiştir: Nebiyy-i Ekrem salla`llâhu aleyhi ve sellem kendilerine (bir def`a) öğlen namazı kıldırmış. Bu namazda ilk iki rek`attan sonra (teşehhüde) oturmaksızın (secdeden üçüncü rek`ata) kalkmış, nâs da (iktidâen) birlikte ayağa kalmışlar ve namazı bitirip de -halk, selâm vermesine intizâr eyledikleri sırada- oturduğu yerden tekbîr alıp selâm vermeden (sehv için) iki kere secde buyurmuş ve sonra selâm vermiş.
Nebiyy-i Ekrem salla`llâhu aleyhi ve sellem (Efendimiz)in ardında namaz kıldığımız vakitlerde: ... derdik. Nebiyy-i Ekrem salla`llâhu aleyhi ve sellem bize dönüp buyurdu ki: "Selâm, Allâh(u Tebâreke ve Teâlâ Hazretlerin)in kendisidir. Her hanginiz namaz kıldırdığında ... desin. Zîrâ siz bu (İbâdî`llâhi`s-sâlihîn)i dediğinizde gökte olan ve yer (yüzün) de olan her sâlih kula râci` olmuş olur. (Sonradan da) : ... (deyiniz)."
Nebiyy-i Ekrem salla`llâhu aleyhi ve sellem`in zevce(-i pâkize)si Âişe(-i Sıddîka) radiya`llâhu anhâ`dan sened-i muttasıl ile rivâyet olunuyor ki, Resûlullâh salla`llâhu aleyhi ve sellem namaz(ın sonun)da: ... diye duâ buyururdu. Biri kendisine: "Mağremden (yâni borçtan) ne de çok istiâze ediyorsun!" dedi. Bunun üzerinde: "İnsan borçlandığı vakit söz söyler de yalan uydurur, söz verir de sözünde duramaz" buyurdu.