(Sened-i muttasıl ile Abdullâh b. Amr b. el-Âs radiya`llâhu anhümâ`nın) Ebû Bekri`s-Sıddîk radiya`llâhu anh`den rivâyetine nazaran (Müşârün-ileyh Hazretleri bir def`a) Resûlullâh salla`llâhu aleyhi ve sellem`e: "(Yâ Resûla`llâh,) bana bir duâ öğret de namazım(ın sonun)da okuyayım" di(ye niyazda bulun)muş. (Resûlullâh salla`llâhu aleyhi ve sellem de): ... de" cevâbını vermişlerdir.
İbn-i Mes`ûd (radiya`llâhu anh) hadîsi ki, biraz evvel geçmişti. Bu rivâyete göre (İbn-i Mes`ûd radiya`llâhu anh) ... demesini müteâkıb: "Sonra en ziyâde beğendiği duâyı intihâb edip onunla niyazda bulunsun" demiştir.
Resûlullâh salla`llâhu aleyhi ve sellem (namazdan) selâm verdiğinde selâmını itmâm eder etmez kadınlar (hemen) kalkar. (Resûlullâh salla`llâhu aleyhi ve sellem de) ayağa kalkmazdan evvel azıcık bekler dururdu.
Nebiyy-i Ekrem salla`llâhu aleyhi ve sellem ile birlikte (bir def`a) namaz kıldıktı. Selâm verdikleri vakit (biz de) selâm verdik.
Halk farz namazdan çıkınca yüksek sesle zikretmek (tâ) Nebiyy-i Ekrem salla`llâhu aleyhi ve sellem`in zamânında var idi. (Aynı sened ile) İbn-i Abbâs radiya`llâhu anhümâ: "Ben bu sesi işitir işitmez bununla (yâni zikir seslerinin yükselmesiyle) namazdan çıktıklarını anlardım" der.
Nebiyy-i Ekrem salla`llâhu aleyhi ve sellem`e (Muhâcirîn) fukarâ(sı) gelip dediler ki: (Yâ Resûlâllâh,) servet ve sâmân sâhibleri en yüksek dereceleri (kazanıp ve) naîm-i mukîm (devletine ermek fazîlet ve saâdetin)i alıp gittiler: (Hem) bizim kıldığımız gibi (onlar da) namaz kılıyor, bizim oruç tuttuğumuz gibi (onlar da) oruç tutuyorlar. (Hem de) onların artık malları var da onunla haccediyor, umre yapıyor, cihad ediyor, sadaka veriyorlar. (Aleyhi`s-salâtü ve`s-selâm Efendimiz) buyurdu ki: Size bir şey haber vereyim mi ki, siz onu yaptığınız takdirde hem (bu husûslarda) sizi geçmiş olanlara yetişesiniz, hem de sizden sonraya kalanlardan hiçbir kimse size yetişemesin? Ve içlerinde bulunduğunuz cemâat içinde en hayırlı (ümmet) siz olasınız? Meğer ki, (onların içinde size tavsiye ettiğim amelin) mislini yapan biri buluna: Her (farz) namazdan sonra otuz üçer kere tesbîh ve tahmîd eder, tekbîr alırsınız. -Râvî der ki: Aramızda ihtilâf çıktı. İçimizden biri: "Otuz üç kere tesbîh, otuz üç kere tahmîd eder, otuz dört kere tekbîr alırız" deyince (sormak için) yanına döndüm. "Her biri otuz üçer oluncaya kadar tesbîh ve tahmîd eder, tekbîr alırsınız" dedi.
Nebiyy-i Ekrem salla`llâhu aleyhi ve sellem (Efendimiz) her farz namazdan sonra: ... buyururlardı.
Resûlullâh salla`llâhu aleyhi ve sellem (Efendimiz) bir namaz kıldımı (selâm verdikten sonra mübârek) yüzünü bize doğru döndürürdü.
Resûlullâh salla`llâhu aleyhi ve sellem Hudeybiye`de geceleyin yağan yağmurdan sonra bize sabah namazını kılırdı. Namazdan çıkınca (mübârek) yüzünü cemâate döndürüp: "Bilir misiniz, Rabb`ınız Azze ve Celle (Hazretleri) ne buyurdu?" diye suâl etti. "Allah ve Resûlü a`lemdir" dediler. Dedi ki (Allâhu Teâlâ ve Tekaddes Hazretleri): "Kullarımdan kimi bana mü`min, kimi kâfir (olarak) sabahı etti. Her kim Allâh`ın fazl u rahmeti ile üzerimize yağmur yağdı dedi ise, işte o bana îmân etmiş, yıldıza etmemiştir. Her kim de falan ve falan (yıldız)ın nev`i (yâni batıp doğması) ile üzerimize yağmur yağdı dediyse, işte o, bana îmân etmemiş, yıldıza etmiştir" buyurdu.
(Bir def`a) Medîne (-i Tâhire)`de Nebiyy-i Ekrem salla`llâhu aleyhi ve sellem`in arkasında ikindi namazını kılmıştım. (Aleyhi`s-salâtü ve`s-selâm Efendimiz) selâm verdi. Sonra kalkıp acele acele ve cemâatin omuzları üstünden aşarak zevcât-ı tâhirâtına mahsûs hücrelerin birini teşrîf etti. Halk (bu) sür`atinden ürktüler. (Biraz sonra) cemâatin yanına çıktı. Ve sür`atinden ürktüler. (Biraz sonra) cemâatin yanına çıktı. Ve sür`atinden şaşakaldıklarını görünce: "(Namazda iken bizde) biraz altun (olduğunu) der-hâtır ettim. Beni alıkoymasını istemedim de dağıtılmasını emret (meye git)tim" buyurdu.