Nebiyy-i Ekrem salla`llâhu aleyhi ve sellem gece vakti olunca hücre(-i şerîfe)sinde namaz kılardı. Hücrenin duvarı alçacık olduğu gibi nâs Nebiyyu`llâh salla`llâhu aleyhi ve sellem`in (namaz kılarken) şahs-ı mübârekini (yâni karaltısını) gördüler. Birtakım kimseler namaza durup kendisine iktidâ ettiler. Sabah olunca bu (yaptıkları)nı arzettiler. Ertesi gece (yine gece namazına) kalktı. (Yine) birtakım kimseler kendisine iktidâen namaza durdular. Bu işi iki, yâhud üç gece (tekrâr) ettiler. Ondan sonra (ki gece) olunca Resûlullâh salla`llâhu aleyhi ve sellem (evinde) oturdu. Ve ortaya çıkmadı. Sabah olunca bâzı kimseler (Resûlullâh salla`llâhu aleyhi ve sellem`e sebebini anlamak için) bunu da arzettiler. (Cevâben): "Gece namazı size farz olacak diye korktum." buyurdu.
Rivâyetinden vârid olan yine bu hadîsde (Resûlullâh salla`llâhu aleyhi ve sellem`in) "Yaptığınızı gördüğüm şu işi beğendim. (Lakin yine) ey nâs, (bu nevâfili) evlerinizde kılınız. Zîrâ namazın efdali insanın kendi evinde kıldığı namazdır. Meğer farz ola (ki onu mescidde cemâatla kılmak efdaldir) buyurdu" ziyâdesi vardır.
Resûlullâh salla`llâhu aleyhi ve sellem namaza başladığında (mübârek) ellerini omuzlarının hizâsına kadar kaldır(ıp tekbîri öyle al)ırdı. Rükû` için tekbîr aldığında ve rükû`dan (mübârek) başını kaldırdığında yine (ellerini) öylece kaldırır ... buyururdu. Sücûd (a vardığın) da (ise) bunu yapmazdı.
(Resûlullâh salla`llâhu aleyhi ve sellem`in gününde) nâsa, namaz kılarken sağ ellerinizi sol bileklerinizin üzerine koyunuz, diye emrolundu.
Nebiyy-i Ekrem salla`llâhu aleyhi ve sellem ile Ebû Bekr ve Ömer radiya`llâhu anhümâ namaza (hep) El-hamdü li`llâhi Rabbi`l-âlemîn ile başlarlardı.
Resûlullâh salla`llâhu aleyhi ve sellem (namaz başlangıçlarında iftitah) tekbîr (i) ile kırâet arasında (azıcık) sükût buyururdu. Dedim ki: Yâ Resûla`llâh, anam, babam sana kurbân olsun, tekbîr ile kırâet arasındaki şu sükûtun (nedir? Orada) ne dersin? Buyurdu ki: ... derim.
Nebiyy-i Ekrem salla`llâhu aleyhi ve sellem Efendimiz küsuf namazını kıldırdı idi. (Şöyle ki:) Kıyâma durup kıyâmı çok uzattı. Sonra rükûa varıp rükûu (çok) uzattı. Sonra başına kaldırıp kavmeyi (çok) uzattı. Sonra (yine) rükûa varıp rükûu (çok) uzattı. Sonra başını kaldırdı. Sonra secdeye varıp sücûdu (çok) uzattı. Sonra başını kaldırdı. Sonra (yine) secdeye varıp sücûdu (çok) uzattı. Sonra ayağa kalkıp kıyâmı uzattı. Sonra rükûa varıp rükûu (çok) uzattı. Sonra başını kaldırıp kavmeyi (çok) uzattı. Sonra (yine) rükûa varıp rükûu (çok) uzattı. Sonra başını kaldırdı. Sonra secdeye varıp sücûdu (çok) uzattı. Sonra başını kaldırdı. Sonra (yine) secdeye varıp sücûdu (çok) uzattı. Sonra namazdan çıktı. -(Resûlullâh salla`llâhu aleyhi ve sellem) buyurdu ki: (İyi biliniz,) Cennet bana yaklaştı, (yaklaştı,) o kadar ki, eğer cür`et edeydim salkımlarından bir tânesini (alıp) size getirebilecektim. Cehennem de bana o kadar yaklaştı ki "Ey Rabbim, ben de onlarla berâber miyim" de(meğe başla)dım. (Orada bir de ne göreyim?) bir kadını bir kedi tırmalayıp duruyor. "Buna ne oluyor?" diye sordum. "(Bu kadın) bu kediyi ölünceye kadar haps etti. Ne yiyeceğini verdi, ne de yeryüzündeki haşerattan nafakalansın diye salıverdi." dediler.
(Sened-i muttasıl ile) rivâyet olunduğuna göre ravi`ye "Resûlullâh salla`llâhu aleyhi ve sellem öğlen ile ikindi namazlarında (Kur`ân) okur muydu?" diye sorulmuş. "Evet" demiş. "Ya bunu nereden anlardınız?" diye sorulunca da: "Lihye(-i mübâreke) sinin oynamasından" cevâbını vermiş.
Nebiyy-i Ekrem salla`llâhu aleyhi ve sellem (bir def`a namaz kıldırıp mübârek yüzünü Ashâb-ı Kirâmına döndürdükten sonra): "Bâzı kimselere ne oluyor ki, namaz kılarlarken gözlerini semâya dikiyorlar?" buyurdu. Bu husûstaki (nasîhat-âmiz) sözlerini o kadar şiddetlendirdi ki, nihâyet: "Bunlar ya (yaptıklarından) vazgeçerler, ya gözler(inin nûr)u (alınıp) kör olur(lar)" buyurdu.
Resûlullâh salla`llâhu aleyhi ve sellem`e namazda iltifât(ın, yâni başını sağa, sola çevirmenin hükmün)ü sordum. "Kulun namazından şeytanın kapıp kaçtığı bir şeydir" buyurdu.