"Biz Esvedeyn denilen - hurma ile suya doyup kandığımız zaman Resûlullah salla`llahu aleyhi ve sellem vefât etti" dediği rivâyet olunmuştur.
Rivâyete göre müşârün-ileyh: "Nebî salla`llahu aleyhi ve sellem Allah`a kavuşana kadar ne hâlis buğday unundan yapılmış ince yufka ekmek, ne de kızartılmış körpe kuzu kebabı yedi" demiştir.
Gelen bir rivâyetete, müşârün-ileyh şöyle demiştir: Ben Nebî salla`llahu aleyhi ve sellem`in sükürrüce (denilen küçük sofra gibi yemek teknesin) den yemek yediğini bilmiyorum. Hâlis buğday unundan yufka ekmek yapıldığını da hatırlamıyorum. Yüksek masa üstünde yemek yediğini de bilmiyorum.
Rivâyete göre, Resûlullah salla`llahu aleyhi ve sellem: "İki kişinin taâmı, üç kişiye kifâyet eder (doyurur). Üç kişinin taâmı da dört kişiye kifâyet eder" buyurmuştur.
Rivâyete göre, İbn-i Ömer berâber yemek üzere sofrasına bir fakir getirilmedikçe yemek yemezdi. Yine böyle bir gün birisi İbn-i Ömer`in sofrasına getirildi, onunla beraber yedi. Fakat adam çok yedi. Bunun üzerine İbn-i Ömer hizmetcisine: Bu adamı bir daha yanıma koyma, Çünkü ben Nebî salla`llahu aleyhi ve sellem`in: "Mü`min bir mi`desine koymak için yer. Kâfir ise karnındaki yedi bağırsağını doldurmak (karnını şişirmek) için yer" buyurduğunu işitdim, demiştir.
Şöyle dediği rivâyet olunmuştur: Ben bir kere Nebî salla`llahu aleyhi ve sellem`in yanında idim. Meclisde bulunan birisine: Ben bir yere bağdaş kurup gereği gibi yerleşip çökerek yemek yiyemedim, buyurdu.
Nebî salla`llahu aleyhi ve sellem hiç bir yemeği hiç bir zaman ayıblamamış, yermemiştir. O, hoşlanırsa yerdi, hoşlanmazsa bırakırdı, yemezdi, demiştir.
Rivâyete göre (Ebû Hâzım tarafından) Sehl İbn-i Sa`d`a: - Siz, Nebî salla`llahu aleyhi ve sellem zamânında (elenmiş undan yapılmış) arı beyaz ekmek gördünüz mü? diye sorulmuş. O da: - Hayır görmedik, diye cevab vermiş. Sonra: - Siz arpayı (değirmende öğütüldükden sonra) eler miydiniz? - Hayır elemezdik, fakat (kabuğu gitsin diye) üflerdik, demiştir.
Şöyle dediği rivâyet olunmuştur: Bir kere Nebî salla`llahu aleyhi ve sellem Ashâb`ı arasında hurma taksîm etti. Herkese yedişer hurma verdi. Bana da yedi hurma verdi. Bunun birisi ağacında kemâle ermeden kurumuş koruk hurma idi. Fakat bu hurmaların içinde, bana ondan sevimlisi yoktu. Çiğnerken o, (sakız gibi dayanır) ağzımda çabuk erimezdi.
Rivâyete göre bir kere müşârün-ileyh önlerinde koyun kebabı yemekte olan bir cemâate uğramıştı. Bunlar Ebû Hüreyre`yi dâ`vet ettilerse de müşârün-ileyh icâbet etmeyip: "Vallahi Resûlullah salla`llahu aleyhi ve sellem şu dünyâdan arpa ekmeği ile karnı doymadan çıkıp gitti!" demiştir.