Rivâyete göre, Resûlu`llah Salla`llahu aleyhi ve sellem bir hutbesinde: - Ashâb`ım! Sizden hiç birinizin ibâdeti asla kendisini kurtaramaz, buyurmuştu. Bunun üzerine Ashâb: - Yâ Resûla`llah! Seni de mi ibâdetiniz kurtaramaz? Diye sorduklarında Resûl-i Ekrem: - Evet beni de. Şu kadar ki, Allah beni rahmetiyle setr ve muhâfaza etmiştir, buyurdu. Ashâb`ım! Doğruluğu iltizâm ediniz, İbâdetinizde ifrât etmeyiniz. Gündüzün ilk ve son saatlerinde yürüyünüz, gecenin bir saâtinden de istifâde ediniz. ve (her hal ve hareketinizde) i`tidâli iltizâm ediniz. İ`tidâli iltizâm ediniz ki, maksadınıza eresiniz.
Rivâyete göre, şöyle demiştir: Bir kere Resûlu`llah Salla`llahu aleyhi ve sellem`e: Yâ Resûla`llah! Hangi ibâdet Allahu Teâlâ`ya çok sevimlidir? Diye sorulmuştu. O da: Az olsa bile en devamlı edileni, buyurdu.
Şöyle dediği rivâyet olunmuştur: Resûlu`llah Salla`llahu aleyhi ve sellem`in şöyle buyurduğunu işittim: Allah`ın rahmet deryâsındaki bunca genişliği kâfirler bilseydi, Cennet`ten ümidlerini kesmezlerdi. Eğer mü`minler de Allah`ın tâmûsundaki her gûnâ azâbı bilselerdi, Cehennem azâbınadn emîn olmazlardı.
Rivâyete göre, Resûlu`llah Salla`llahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: Her kim ağzın iki kemiği arasındaki dilini ve iki budu arasında bulunan (uzv-ı tenâsül)ünü (şerden esirgemeyi) bana tazmîn (ve te`mîn) ederse ben de, o kişiye Cennet`i te`mîn ederim.
Rivâyete göre, Nebî Salla`llahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: Bir kul Allah`ın hoşnûd olduğu (mübârek kelimeler) den bir kelimeyi (o kelimeye hiç ehemmiyet vermiyerek) mübâlatsız söyleyiverir. Halbuki Allahu Teâlâ o kelime sebebiyle o kimsenin derecesini yüceltir. Şu bir kul da vardır ki, Allahu Teâlâ`nın gazâbını mûcib bir kelimeyi (ona ehemmiyet vermiyerek) mübâlatsız söyleyiverir. Halbuki Allahu Teâlâ o kötü söz sebebiyle o kimseyi Cehennem`in dibine indirir.
Rivâyete göre, Resûlullah Salla`llahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: Benim meselim (benzerim) ve beni kendisiyle (size) Allah`ın Peygamber gönderdiği şeyin meseli şu bir kimsenin benzeri gibidir ki, o, kavmine gelerek: "Şurada gözümle asker gördüm (onlar beni soydular, ben kaçtım. Şimdi haber veriyorum) görüyorsunuz ben çıplak bir nezirim (sizi yarının musîbetinden korkutuyorum) hemen kurtulmağa, hemen kaçmağa bakınız! Der. Bu haber üzerine kavminden bir kısmı sözünü tutarak bütün gece vekar ve haysiyetleriyle kaçıp kurtulmuşlardır. Kavminden bir kısmı da onu yalanlamışlardır. Bunun üzerine sabahleyin ansızın onları asker basıb öldürmüştür."
Rivâyete göre, Resûlu`llah Salla`llahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: Cehennem şehvet perdesiyle örtülmüştür. (Oraya) şehvetler (irtikâbiy)le (girilir). Cennet de nefsin hoşlanmadığı ibâdetlerle korunmuştur, (buraya da ibâdet meşakkatleriyle girilir).
Rivâyete göre, Resûlullah Salla`llahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: (Ashâb`ım!) Cennet sizin her birinize nalınının tasmasından daha yakındır, Cehennem de bunun gibi (yakın) dır. (Tâ`at Cennet`e, ma`sıyet Cehennem`e yaklaştırır).
Rivâyete göre, Resûlu`llah Salla`llahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: (Ashâb`ım!) Sizden biriniz hilkat, mal, evlâd ve ahfâd husûsunda kendisinden artık olan kimselere baktığı zaman (me`yûs olmasın!) hemen kendisinden aşağı (halli) lere baksın.
Rivâyete göre, Nebî Salla`llahu aleyhi ve sellem Rabbi Celle ve `Alâ`dan rivâyet ettiği bir hadîsde şöyle demiştir: Allahu Teâlâ eşyânın güzellerini, fenâlarını takdîr etti (yazdı). Sonra güzellerin güzelliğini, fenâların da çirkinlerini açıkladı. Her kim bir güzel (hayır ve ibâdet) yapmak diler de onu yapamazsa Allah o kimse hesâbına kendi dîvânında (meleklerine) tam bir hasene (sevâbı) yazdırır. Eğer o kimse güzel bir iş yapmak ister ve yaparsa, Allah o kimse hesâbına kendi dîvânında on hasene sevâbından yedi yüz misline ve daha çok emsâline kadar hasene sevâbı yazdırır. Şu bir kimse de kötü bir iş işlemek ister de onu yapmazsa, o kimse de Allahu Teâlâ dîvânında tan bir hasene sevâbı yazdırır. Eğer o kimse fenâ bir iş yapmak ister de, o fenâlığı da yaparsa, Allahu Teâlâ onun aleyhine bir kötülük günâhı yazdırır.