Rivâyet olunduğuna göre (bir gün) biri Resûlu`llâh salla`llâhu aleyhi ve sellem`e sevb-i vâhid içinde namaz(ın sıhhatin)den suâl etmiş. Resûlu`llâh salla`llâhu aleyhi ve sellem de: "Her birinizin ikişer sevbi var mı ki?" buyurmuş.
Resûlu`llâh salla`llâhu aleyhi ve sellem buyurdu ki: Hiçbiriniz üzerinde sevb-i vâhit var iken (libâsının) bir mikdârını boynuna dolamaksızın namaz kılmasın.
Resûlu`llâh salla`llâhu aleyhi ve sellem`in: "Her kim sevb-i vâhit içinde namaz kılacak olursa iki ucunu çaprastvârî iki omuzundan geçir(ip bağla)sın." buyurduklarını (kulağımla) işittiğime şehâdet ederim.
Nebiyy-i Ekrem salla`llâhu aleyhi ve sellem`in seferlerinden birine maiyyet-i Risâlet-Penâhîsinde olarak çıkmıştım. Bir gece bir işimden dolayı (huzûr-ı âlîsine) gittim. Baktım ki namaz kılıyordu. Benim de üzerimde bir tek sevb vardı. Onunla iştimâl edip (yâni ihrâma bürünür gibi bürünüp) yanı başında namaza durdum. (Namazdan) çıktığında: "Câbir, gece (ortasında bu) gelişin sebebi nedir?" diye sordu. İşimi arzettim. (Sözümü) bitirdikten sonra: "Ya şu gördüğüm iştimâl ne oluyor?" diye suâl buyurdu. "(Ma`lûm ya, üstümde olan yalnız) bir sevbdir." dedim. Bunun üzerine buyurdu ki: (Libâsın) geniş olursa ona bürün. (Bunun gibi) dar olursa (izâr olarak) beline bağla."
(Bâzı kereler) Nebiyy-i Ekrem salla`llâhu aleyhi ve sellem ile birlikte, birtakım kimseler (bellerindeki) futaları (dar oldukları için) çocuklar gibi boyunlarına bağlamış olarak namaz kılarlardı da (cemâate gelen) kadınlara: "Erkekler doğrulup oturmadıkça başlarınızı secdeden kaldırmayınız." denirdi.
Nebiyy-i Ekrem salla`llâhu aleyhi ve sellem ile birlikte bir seferde idik Bana: "Muğîre, matharayı al." buyurdu. (Matharayı) aldım. Resûlu`llâh salla`llâhu aleyhi ve sellem gözümden nihân oluncaya kadar (uzağa gidip hâcetini kazâ etti. Üzerinde bir Şam cübbesi vardı. Elini (cübbenin) yeninden çıkarmağa davrandı. Dar(lığı mâni`) oldu. Bunun üzerine (mübârek) elini cübbeni altından çıkardı. (Üzerine) su döktüm. Namaz için aldığı abdesti aldı. Mestleri üzerine de meshetti. Sonra namaz kıldı.
Resûlu`llâh salla`llâhu aleyhi ve sellem, Kureyş ile birlikte Kâ`be(`nin binâsı) için taş taşıyordu. Futası da üzerinde idi. Amm (-i mükerrem)i Abbâs (radiya`llâhu anh): "Kardeşimin oğlu, (şu) futanı çözsen; omuzlarının üstüne koysan da (taşıyacağın) taşa siper etsen." dedi. Câbir (yâhud Câbir`e haber veren) der ki: (Aleyhi`s-salâtü ve`s-selâm Efendimiz) futasını çözüp omuzlarının üzerine koyunca (hemen) bîhût olarak yere düşüverdi. İşte o (gü)nden sonra (hiçbir vakit) uryân görülmemiştir.
Nebiyy-i Ekrem salla`llâhu aleyhi ve sellem`in iştimâl-i sammâ`dan, insanın büründüğü kumaşın bir parçasını mahall-i avreti üzerinde bulundurmaksızın sevb-i vâhid ile ihtibâ etmesinden nehiy buyurduklarını rivâyet ediyor.
Nebiyy-i Ekrem salla`llâhu aleyhi ve sellem iki türlü alış verişten (yâni) limâs ile nibâzdan, (insanın) iştimâl-i sammâ` (ile libâsa bürünmesin)den, bir de sevb-i vâhid içinde (mahall-i avretini setretmiyecek veçhile) ihtibâ etmesinden nehiy buyurmuştur.
Ebû Bekr es-Sıddîyk radiya`llâhu anh şu (ma`lûm olan) Hacda yevm-i nahirde birçok münâdîlerle birlikte Minâ`da: "(Artık) bu yıldan sonra hiçbir müşrik hac, hiçbir uryân Beyt`i tavâf etmesin." diye i`lâna beni de gönderdi. (Râvî Hümeyd b. Abdü`r-Rahmân b. Avf der ki:) Sonra Resûlu`llâh salla`llâhu aleyhi ve sellem (Ebû Bekr`in ardından) Alî radiya`llâhu anh`i gönderip "Berâe" sûresini i`lân etmesini emretmişti. Ebû Hüreyre der ki: Alî de bizimle berâber yevm-i nahirde Minâ`daki halk arasında: "Bu yıldan sonra hiçbir müşrik hac, hiçbir uryân Beyt`i tavâf etmesin." diye (bağıra bağıra) i`lân etti.