(Bir def`a) biri Mescid(-i Nebevî)den geçti. Yanında (temrenleri meydanda) oklar vardı. Resûlu`llâh salla`llâhu aleyhi ve sellem (ona): "Temrenlerinden tut (da kimseye dokunmasınlar)." buyurdu.
Nebiyy-i Ekrem salla`llâhu aleyhi ve sellem buyurdu ki: "Her kim mescidlerimizin, yâhud çarşılarımızın birinden (yanında) ok varken geçecek olursa eliyle temrenlerinden tut(up öyle geç)sin ki, bir Müslümanı yaralamasın."
(Mescitte şiir inşâdının cevâzı husûsunda) Ebû Hüreyre radiya`llâhu anh`in şâhit tutarak: "Allâh aşkına söyle, Resûlu`llâh salla`llâhu aleyhi ve sellem`in: Hassân! Resûlu`llâh salla`llâhu aleyhi ve sellem`den yana (küffâr-ı Kureyş`e) cevap ver. `İlâhî, onu (yâni Hassân`ı) Rûhü`l-Kuds (Cibrîl) ile te`yîd et!, buyurduğunu işittin mi? (İşitmedin mi?)" di(ye suâl et)diği, onun da: "Evet (işittim)." dediği (sened-i muttasıl ile) rivâyet olunuyor.
Kasem ederim ki, bir gün Resûlu`llâh salla`llâhu aleyhi ve sellem`i hücremin kapısında (şu halde) gördüm: Habeşîler mescitte oyun oynuyor, Resûlu`llâh salla`llâhu aleyhi ve sellem de ben oyunlarını seyredebileyim diye kendi ridâsiyle beni setrediyordu. Bir rivâyette harbeleriyle oynuyorlardı (diye vârid olmuştur).
(Sened-i muttasıl ile) rivâyet olunuyor ki, (Abdullâh) b. Ebî Hadred-i Eslemî radiya`llâhu anhümâ (zimmetin) deki bir alacağını Mescid (-i Şerîf) de (hasmının yakasına yapışıp) mutâlebe etmiş (Her ikisinin de) Hâne-i Saâdette olan Resûlu`llâh salla`llâhu aleyhi ve sellem işitecek derecede sesleri yükselmiş. (Resûl aleyhi`s-salâtü ve`s-selâm) onlara doğru çıkıp ve Hücre (-i Şerîfenin) perdesini aralayıp "Yâ Kâ`b!" diye nidâ buyurmuş. (Kâ`b): "Lebbeyk yâ Resûlâ`llâh." deyince mübârek elleriyle işâret vererek: "Şu kadarını, yâni yarısını alacağından bağışla." buyurmuş. (Kâ`b hemen): "Vallâhi bağışladım yâ Resûlâ`llâh." demiş. (Bunun üzerine İbn-i Ebî Hadred`e): "(Şimdi) kalk, öde." diye emretmiş.
Bir zencî adam yâhud kadın Mescid(-i Şerîf)i süpürürdü. (Günün birinde) vefât etti. Nebiyy-i Ekrem salla`llâhu aleyhi ve sellem (Ne oldu? diye) sual buluyordu. "Vefât etti." dediler. "Bana (vefâtını) haber vermeli değil miydiniz? (Haydin) kabrini bana gösteriniz." buyurdu. (Ondan sonra) kabrinin başına varıp üzerine namaz kıldı.
Sûre-i Bakare`nin (sonlarındaki) ribâ âyetleri nâzil olduğu vakit Nebiyy-i Ekrem salla`llâhu aleyhi ve sellem Mescid(-i Şerîf)e çıktı. Ve bu âyetleri halka okuyup sonra hamr ticâretini (yâni almasını ve satmasını) tahrîm buyurdu.
Nebiyy-i Ekrem salla`llâhu aleyhi ve sellem (bir gün) buyurdu ki: Cin (tâifesin)den bir ifrit dün gece namazımı bozdurmak için bana ansızın hücûm etti. (Lâkin) Allâhu Teâlâ (beni gâlip getirip) ona istediğimi yapmaya fırsat verdi. Sabah olunca hepiniz onu gör (üp seyred) esiniz diye Mescidin direklerinden birine bağlamak istedim. (Fakat) kardeşim Süleyman (b. Dâvûd aleyhime`s-salâtü ve`s-selâm)`ın: "Yâ Rab, bana mağfiret et ve benden sonra kimseye olmıyacak bir mülkü, bana bağışla." demiş olduğu hatırıma geldi (de ifriti köpek gibi koğdum).
Sa`d b. Muâz (radiya`llâhu anh) Handek gününde ekhalinden (ki, şiryân-ı adudîsinden demektir) yaralanmıştı. Nebiyy-i Ekrem salla`llâhu aleyhi ve sellem yakından ıyâdet buyurabilmek için (ona mahsus) bir çadır kurdurdu. Mescitte (ve hemen yanı başında) Benû Gıfâr`dan (bâzı kimselere âit) bir hayme daha vardı. (İşte bu Gıfârîler kendi hallerinde oturup dururken) bir de bakmışlar ki, kendilerine doğru kan akıp geliyor. "Sizin tarafınızdan bize doğru gelen bu (kan) nedir?" dediler. Meğer Sa`d`in yarası akıp dururmuş. İşte (Sa`d) ondan vefât etti.
(Esnâ-yı hacta) hasta olduğumu Resûlullâh salla`llâhu aleyhi ve sellem`e arzettim. "Halkın arkasından (deveye) binerek tavâf et." buyurdu. (Öylece) tavâf ettim. Resûlu`llâh salla`llâhu aleyhi ve sellem de Beyt (-i Muazzam)`ın tâ yanında namaza durmuş, ... sûresini okuyordu.