(Sened-i muttasıl ile) rivâyet olunuyor ki, devesini kıblesine alarak namaz kılıp: "Nebiyy-i Ekrem salla`llâhu aleyhi ve sellem`in böyle yaptığını gördüm." demiştir.
Nebiyy-i Ekrem salla`llâhu aleyhi ve sellem`in: "Ben namaz kılarken nâr(-ı Cahîm) bana arzolundu." buyurduklarını rivâyet ediyor.
Nebiyy-i Ekrem salla`llâhu aleyhi ve sellem`in: "Namazınızın bir kısmını evlerinizde kılınız. (Evlerenizi) kabirlere çevirmeyiniz." buyurduklarını (merfûan) rivâyet etmiştir.
İkisi şöyle demişlerdir: Resûlu`llâh salla`llâhu aleyhi ve sellem son hastalığında (çektiği zahmetten dolayı) nezdinde olan bir hamîsayı (ikide bir) vech-i mübârekine örter dururdu. (Hamîsa) kendisine sıkıntı verdikce yine atıp yüzünü açardı. İşte o halde iken: "Yehûd ve Nasârâ`ya Allâh lâ`net etsin. Peygamberlerinin kabirlerini (kendilerine) mescit ittihâz ettiler." buyururdu (ki,) maksadı, onların yaptıklarından ümmeti tahzîr buyurmak idi.
Arap kabîlelerinden birinde bir siyah câriye vardı ki, âzâd edildiği halde (yine) o kabîle ile berâber (ikâmet ediyor)du. Dedi ki: Onların arasından -üzerinde kırmızı tirşelerden (yapılmış) vişâh bulunan- bir kız (gelin) gitti. Vişâhı üzerinden çıkardı, yâhud (vişâh) üzerinden düştü. Bulunduğu yere bir çaylak geldi. Onu atılmış bulup (semiz) bir et parçası diye kaptı. (Câriye) der ki: Beni (hırsızlıkla) ittihâm ettiler. Âişe radiya`llâhu anhâ der ki: Her tarafını aramışlar, hattâ ön tarafını bile aramışlar. (Câriye) der ki: Va`llâhi ben onlarla berâber ayakta durup dururken çaylak (tekrar) gelip vişâhı attı. O da (tam) ortalarına düştü. "İşte aklınız sıra beni ittihâm ettiğiniz şey! (Siz beni hırsız zannetiniz.) Halbuki ben berîyim. İşte vişâh!" dedim. Âişe radiya`llâhu anhâ der ki: (O siyâh câriye) Resûlu`llâh salla`llâhu aleyhi ve sellem`e gelip kabûl-i İslâm eyledi. Mescid(-i Şerîfin bir kenarın) da ona mahsûs bir çerge, yâhud bir kıl çadır vardı. (Her vakit) bana gelir, yanımda konuşurdu. Ne zaman da yanıma otursa: "Vişâh işinin olduğu gün Rabbimizin yarattığı acâyipdendir. Şüphesiz ki O, bana küfür diyârından necat verdi." demeden edemezdi. (Bir gün) ona: "Ne oluyorsun? Her ne vakit benimle birlikte oturursan behemehâl bunu söylüyorsun." dedim. Bunun üzerine (demin anlattığım) kıssayı anlattı.
Resûlu`llâh salla`llâhu aleyhi ve sellem (bir gün ciğer pâresi) Fâtıma (tü`z-Zehrâ radiya`llâhu anhâ)nın hânesini teşrîf etti. Alî radiya`llâhu anh`in (orada) bulamadı. "Amcamın oğlu nerede?" diye sordu. (Fâtıma radiya`llâhu anhâ): "Aramızdan bir şey geçti. Darılışdık. O da gündüz uykusunu benim yanımda uyumadı." cevâbını verdi. Nebiyy-i Ekrem salla`llâhu aleyhi ve sellem, birine: "Bak, nerede?" buyurdu. (O adam gidip) geldi ve: "Yâ Resûlâ`llâh, Mescitte uyuyor." di(ye haber getir)di. Resûlu`llâh salla`llâhu aleyhi ve sellem (Mescidi) teşrîf etti. (Baktı) ki, yan tarafına yatmış, ridâsı bir yanından sıyrılmış, vücûdü toprağa bulanmış. Resûlu`llâh salla`llâhu aleyhi ve sellem: "Ebû Türâb, kalk. Ebû Türâb, kalk." diye diye toprağı bedeninden silkmeğe başladı.
Resûlu`llâh salla`llâhu aleyhi ve sellem`in: "Bir kimse mescide girdiği vakitte oturmadan evvel iki rek`at kılsın." buyurdukları (merfûan) rivâyet olunuyor.
Mescid(-i Şerîf-i Nebevî) Resûlu`llâh salla`llâhu aleyhi ve sellem zamânında ham kerpiç ile binâ olunmuş olup sakfı hurma dallarından, direkleri de hurma gövdeleri ağacından idi. Ebû Bekr radiya`llâhu anh (tevsîan ve tezyînen) hiçbir şey ziyâde etmedi. Ömer radiya`llûha anh (yalnız enini, boyunu) artırıp Resûlu`llâh salla`llâhu aleyhi ve sellem`in ahd(-i saâdet)indeki (tarz-ı) binâya göre kerpiç ve hurma dallariyle binâ etti. Sonra Osmân radiya`llâhu anh (binâ-yı) Mescidi (tevsîan ve tezyînen) tağyîr edip (hem) çok genişletti, (hem de) duvarını (kerpice bedel) nakılşı taşlarla ve kireçle binâ etti. Ve direklerini nakışlı taşlardan, sakfını da sac ağacından yaptı.
(Sened-i muttasıl ile) rivâyet olunur ki, (bir gün) ahâdîs(-i Resûlu`llâh salla`llâhu aleyhi ve sellem`i) söylemekle meşgûl idi. Derken Mescid(-i Şerîfin) binâsı bahsine geçip dedi ki: Biz, birer kerpiç taşıyorduk. Ammâr ise kerpiçleri ikişer ikişer taşırdı. Nebiyy-i Ekrem salla`llâhu aleyhi ve sellem onu (öyle) görünce üzerindeki toprağı silkerek: "Vah Ammâr! Vah Ammâr! Kendisini fie-i bâğiye katledecektir. (Ammâr) onları Cennet`e, onlar ise onu Cehennem`e da`vet ederler." buyurmağa başladı. Ebû Saîd radiya`llâhu anh der ki, Ammâr (bunu işidince): "Fitnelerden Allâh`a sığınırım." derdi.
(Sened-i muttasıl ile) rivâyet olunuyor ki, (Emîrü`l-Mü`minîn) Osmân b. Affân radiya`llâhu anh, Resûlu`llâh salla`llâhu aleyhi ve sellem`in Mescid(-i Şerîf)ini (yeniden) binâ ettiği zaman halkın (i`tirâz ve inkâr kabîlinden) dedikoduları üzerine: "Siz çok söylemeğe başladınız. Her kim Rızâullâhı kasdederek (büyük, küçük) bir mescid binâ ederse, Allâhu Teâlâ da ona Cennet`te onun gibi bir ev binâ eder, buyurduğunu, ben Resûlu`llâh salla`llâhu aleyhi ve sellem`den işittim." demiştir.