Resûlullâh salla`llâhu aleyhi ve sellem buyurdu ki: Akşam yemeğiniz önünüze konduğu vakit, akşam namazını kılmadan yemeğe başlayınız. Acele edip de yemeğinizi bırakmayınız.
Müşârün-ileyhâya Nebiyy-i Ekrem salla`llâhu aleyhi ve sellem`in Hâne-i Saâdetlerinde ne işle meşgûl olduklarını sordular. "Kendi ehl-i beytlerinin hizmetinde bulunurlardı. Namaz vakti gelince namaza çıkarlardı" cevâbını vermiş.
(Asıl) arzum namaz kılmak olmadığı halde size namaz kıldıracağım. Nebiyy-i Ekrem salla`llâhu aleyhi ve sellem`i nasıl namaz kılar gördümse öyle kıldıracağım.
Mervî hadîsi ki (yukarıda 387 nci olarak) geçmişti. Bu rivâyete göre de (Ümmü`l-Mü`minîn Hazretleri) şöyle diyor: "(Yâ Resûla`llâh) Ebû Bekr, Senin makâmında (yâni namaz kıldırdığın mihrabda) durursa ağlamaktan (kırâeti) nâsa işittiremez. Ömer`e ferman buyur da nâsa o kıldırsın" dedim. Âişe radiya`llâhu anhâ der ki: Hafsa (radiya`llâhu anhâ) ya da: "Ebû Bekr senin makâmında durursa ağlamaktan (kırâeti) nâsa işittiremez. Ömer`e ferman buyur da nâsa o kıldırsın de." dedim. Hafsa (dediğimi) yaptı. Onun üzerine Resûlullâh salla`llâhu aleyhi ve sellem: "Yeter, (sus,) Yûsuf (aleyhi`s-salâtü ve`s-selâm)ın savâhibi şüphesiz ki sizlersiniz. Ebû Bekr`e söyleyin (diyorum) halka namazı o kıldırsın" buyurdu. Bunun üzerine Hafsa radiya`llâhu anhâ, Âişe radiya`llâhu anhâ`ya: "(Zâten) senden bana hayır gelecek değildi." di(ye canının sıkıldığını izhâr et)di.
(Sened-i muttasıl ile) rivâyet olunuyor ki, Nebiyy-i Ekrem salla`llâhu aleyhi ve sellem`in hâbeye Mescid-i Şerîf-i Nebevî`de) Ebû Bekr (radiya`llâhu anh) namaz kıldırıyordu. (Enes der ki:) Nihâyet pazartesi günü olunca saf saf (sabah) namaz(ın)a durduğumuz esnâda Nebiyy-i Ekrem salla`llâhu aleyhi ve sellem hücrelerinin perdesini kaldırıp bizi temâşâya başladı. Ayakda duruyor ve dîdâr-ı tâb-dârı varaka-i Mushaf gibi (parıl parıl) parlıyordu. Sonra tebessüm buyurarak güldü. Nebiyy-i Ekrem salla`llâhu aleyhi ve sellem`i görmekle (o kadar sevindik ki) sevincimizden az kalsın namazı bozuyorduk. Ebû Bekr (radiya`llâhu anh) Nebiyy-i Ekrem salla`llâhu aleyhi ve sellem namaza çıkıyor zanniyle (ilk) saffa girmek için geri geri gelmeğe başladı. Nebiyy-i Ekrem salla`llâhu aleyhi ve sellem bize namazınızı tamamlayınız, diye işâret buyurup perdeyi örttü. İşte o gün rûh-i mübârekleri A`lâ-yı İlliyyîne pervaz buyurdu. (Salla`llâhu aleyhi ve sellem teslîmen kesîren dâimen ebedâ.)
Resûlullâh salla`llâhu aleyhi ve sellem (bir kere) ıslâh-ı beyn için Benû Amr b. Avf (yurdun)a teşrîf etmişti. Namaz vakti geldi. Müezzin (Bilâl radiya`llâhu anh) Ebû Bekr (radiya`llâhu anh)`e gelip: "Nâsa namaz kıldırır mısın, ikâme(-i salât) edeyim mi?" diye sordu. O da: "Evet" dedi. Ve namaza başladı. Resûlullâh salla`llâhu aleyhi ve sellem, nâs namazda iken teşrîf etti. (Safları yara yara birinci) saffa vardı. (Onu gören) cemâat el çırptılar. Ebû Bekr (radiyallâhu anh) namazı kılarken başını çevir (ip hiçbir tarafa bak) mazdı. (Arkasındaki) cemâat el çırpmayı çoğaltınca başını çevir(ip bak)dı. Ve Resûlullâh salla`llâhu aleyhi ve sellem`i gördü. Resûlullâh salla`llâhu aleyhi ve sellem: "Yerinde dur!" diye kendisine işâret buyurdu. Ebû Bekr (radiya`llâhu anh) ellerini kaldırıp Resûlullâh salla`llâhu aleyhi ve sellem`in kenidsine olan bu emrinden dolayı Allâh`a hamd ü senâ etti. Sonra Ebû Bekr (radiya`llâhu anh birinci) saffa girinceye kadar geri geri gitti. Resûlullâh salla`llâhu aleyhi ve sellem de içeriye geçip namazı kıldırdı. Namazdan çıkınca: "Yâ Ebâ Bekr, sana emrettiğim vakit yerinde kalmaktan seni meneden ne idi?" diye sordu. Ebû Bekr de: "İbn-i Ebî Kuhâfe için Resûlullâh salla`llâhu aleyhi ve sellem`in önünde (durup) namaz kılmak lâyık olmaz." dedi. (Ondan sonra) Resûlullâh salla`llâhu aleyhi ve sellem (cemâate dönüp): "Size ne oluyordu? El çırpmayı neden bu kadar çoğalttınız? Namazda iken her kim bir şey ârız olduğunu görürse tesbîh etsin. Tesbîh ettiği vakti (elbette) kendisine (imam tarafından) iltifat ve dikkat olunur. El çırpmak kadınlara mahsustur." buyurdu.
Nebiyy-i Ekrem salla`llâhu aleyhi ve sellem ağırlaştığı zaman: "Nâs namazı kıldılar mı?" diye sordu. "Hayır, yâ Resûlâ`llâh, Sana intizâr ediyorlar." dedik. "(Öyle ise) benim için liğene su koyunuz" diye emretti. Su koyduk. İğtisâl buyurdu. Kalkmaya davranırken bayıldı. Sonra ayıldı. (Yine): "Nâs namazı kıldılar mı?" diye sordu. "Hayır, yâ Resûlâ`llâh, Sana intizâr ediyorlar." dedik. (Yine): "Benim için Liğene su koyunuz." buyurdu. Oturup iğtisâl etti. Sonra kalkmağa davranırken (yine) bayıldı. Sonra ayıldı. (Yine): "Nâs namazı kıldılar mı?" diye sordu. "Hayır, yâ Resûlâ`llâh, Sana intizâr ediyorlar." dedik. (Yine): "Benim için Liğene su koyunuz." buyurdu. (Yine) oturup iğtisâl etti, sonra kalkmağa davrandı. (Yine) bayıldı. Sonra ayıldı. (Yine): "Nâs namazı kıldılar mı?" diye sordu. "Hayır, yâ Resûlâ`llâh, Sana intizâr ediyorlar." dedik. (O sırada) nâs mescidde Nebiyy-i Ekrem salla`llâhu aleyhi ve sellem`i yatsı namazına bekleyip duruyorlardı. Bunun üzerine Nebiyy-i Ekrem salla`llâhu aleyhi ve sellem nâsa namaz kıldırması için Ebû Bekr`e (haber) gönderdi. Haberci Ebû Bekr`e gidip: "Resûlullâh salla`llâhu aleyhi ve sellem nâsa namaz kıldırmanı sana emrediyor" dedi. Ebû Bekr -ki yüreği yufka bir zât idi- (Ömer`e): "Yâ Ömer, nâsa sen kıldır." dedi. Ömer, ona: "Sen buna ehaksın" cevâbını verdi. (Resûlullâh salla`llâhu aleyhi ve sellem`in hasta olduğu) o günlerde namazı Ebû Bekr kıldırdı. Hadîsin mâba`di yukarıda geçmişti.
Resûlullâh salla`llâhu aleyhi ve sellem hasta olduğu halde Hâne-i Saâdette (bir def`a) namaz kıldırdı idi. (Bu) namazı (kendisi) oturarak, birtakım kimseler de arkasında ayakda kıldılar. Onlara: "Oturunuz." diye işâret buyurdu. Namazdan çıktığında buyurdu ki: İmam, kendisine uyulsun diye imam edilir. Öyle olunca o, rükûa vardığı vakit rükûa varınız. (Başını) kaldırdığı vakit de siz (başınızı) kaldırınız. (Semia`llâhu limen hamideh) dediği vakit (Rabbenâ leke`l-hamd) deyiniz. Oturduğu halde kıldığı vakit hep oturarak kılınız.
Resûlullâh salla`llâhu aleyhi ve sellem (Semia`llâhu limen hamideh) dediğinde Nebiyy-i Ekrem salla`llâhu aleyhi ve sellem secdeye varmadıkça hiçbirimiz (secdeye varmak için) belimizi bükmezdik. Biz Ondan sonra (ve Ona tebean) sücûda varırdık.
Nebiyy-i Ekrem salla`llâhu aleyhi ve sellem buyurdu ki: İmamdan evvel başını (secdeden) kaldıran her hanginiz, acabâ şundan korkmaz mı ki, Allâhu Teâlâ, başını eşek başına -yâhud sûretini, eşek sûretine- çevirsin?