Rivâyet edildiğine göre, şöyle demiştir: Bâzı kimseler: - Yâ Resûla`llah! Bâzı Bâdiyeler bize (kesilmiş) et getiriyorlar. Bilmeyiz ki, bunlar kesilirken hayvan üzerine İsmu`llah zikrettiler mi, etmediler mi? dediler. Resûlullah salla`llahu aleyhi ve sellem: - Bu et üzerine Bismi`llâh deyiniz, sonra yeyiniz! diye cevab verdi.
Nebî salla`llahu aleyhi ve sellem`in: insanlara (muhakkak) bir zaman erişir ki, o devirde kişi, ele geçirdiği mal halâldan mı, haramdan mı? kazanıldığını hiç aldırmaz.
Şöyle dedikleri rivâyet edilmiştir: Biz, Resûlullah salla`llahu aleyhi ve sellem zamânında tâcir idik. (Bir kere) Resûlullah salla`llahu aleyhi ve sellem`e sarf(ın hükmün) den sorduk da Resûlullah: "(Bir mecliste) bir elden bir ele verilir, alınırsa beis yoktur. Eğer va`de ile olursa sahîh değildir" buyurdu.
Şöyle rivâyet edilmiştir: (Bir kere) Ömer İbn-i Hattâb radiya`llahu anh`den (ziyâret için üç def`a) izin istemiştim de bana izin verilmemişti. Ömer, (o sırada müslümanların işiyle) meşgul olsa gerekti. Ben de geri dönmüştüm. Ömer, meşguliyetinden kurtulunca (Ebû Mûse`l-Eş`arî`yi kasd ederek): - Abdullah İbn-i Kays`in sesini işitmedim mi? (Şimdi onu işitmiştim) izin veriniz (de gelsin!) demiş, fakat: - Ebû Mûsâ gitti, diye cevab verilmiştir. (Hazret-i Ömer arkamdan adam gönderip) beni da`vet etti. (Gelince) bana: - Niçin geri gittin? diye sordu. Ben de: - Biz, bununla (yâni izin verilmeyen kapıdan dönmekle) emrolunduk, diye cevab verdim. Bunun üzerine Ömer: - (Resûlullah`ın) böyle (rücû` ile emrine dâir) beyyine getirirsin. (Değil mi?. Vâkıa ben seni ittiham etmek istemem. Fakat nâsın Resûlullah salla`llahu aleyhi ve sellem`e yalan isnâd etmesinden endîşe ederim) dedi. Bunun üzerine ben, (şâhid bulmak üzere) Ensar meclisine gittim. Onlardan (bu rücû` haberini) sordum. Ensâr: - Bu mes`ele hakkında büyüklerimizin senin için şahâdetleri ne lâzım?. Bunu küçüklerimiz de, (meselâ) Ebû Saîd-i Hudrî (bile) muhakkak (bilir,) şahâdet eder, dediler. Ben de Ebû Saîd-i Hudrî`ye gittim. (Ömer`e getirdim. O da haberi anlattı.) Ömer: - Resûlullah salla`llahu aleyhi ve sellem`in emrinden (bu rücû` mes`elesi) bana kapalı mı kaldı? (Öyle ya) çarşılara, pazarlara ticârete çıkmak beni, (Resûlullah`ın meclisine devamdan) alıkoydu, di (ye eseflen) di.
Rivâyet olunduğuna göre, Müşârün-ileyh: Resûlullah salla`llahu aleyhi ve sellem`in: "Kim ki rızkının bereketlenmesi, bakıye-i ömrünün uzaması kendisini sevindirirse, o kimse sıla-i rahmetsin!" buyurduğunu işittim, demiştir.
Rivâyet olunduğuna göre, müşârün-ileyh demiştir ki: (Bir def`a elimde) bir arpa ekmeği ve bir mikdar bayat yağla Nebî salla`llahu aleyhi ve sellem`e vardım. (O sırada) Nebî salla`llahu aleyhi ve sellem (demir) bir zırhını Medîne`de bir Yehûdîye rehnederek ondan âilesi (ni infâk) için (vâde ile bir mikdar) arpa almak üzere idi. Bu halde Resûlullah`ın: - Muhammed salla`llahu aleyhi ve sellem`in ehl-i beyti yanında ne bir sâ` buğday, (ne de) bir sâ` dâne akşamlayamadı ki, buyurduğunu işittim. (Enes devamla): - Hakîkaten Resûlullah`ın hânedânı içinde (lâzimü`l-infak) dokuz kadın vardı, (diyor).
Rivâyet olunduğuna göre, müşârün-ileyh, Resûlullah salla`llahu aleyhi ve sellem`in: "Hiç bir kimse kendi eli emeğini yemekten hayırlı, asla bir lokma yememiştir. Allah`ın Peygamberi olan Dâvud aleyhi`s-selâm da kendi elinin emeğini yerdi" dediğini haber vermiştir.
Resûlullah salla`llahu aleyhi ve sellem`in: - Satarken, alırken, alacağını taleb, borcunu edâ ederken sehâ (ve sühûlet) gösteren kimseye Allah rahmet eylesin!, buyurduğunu rivâyet edilmiştir.
Nebî salla`llahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu, dediği rivâyet edilmiştir: Sizden evvel geçen milletlerden (semâhatli) bir kişi (öldüğünde onun rûhun) Melekler karşılayarak: - (Dünyâda) bir hayır işledin mi? diye sormuşlar. (Hiç bir hayrı bulunmayan) bu kişi: - Ben, (zimemlerimi tahsîl eden) hâdimlerime: fakir (medyûn)ı imhâl, ganîye de müsâmaha ediniz! sûretinde emrederdim, diye cevab vermişti. Bunun üzerine Cenâb-ı Hak: - (Bu müsâmaha asıl bizim şân-ı ulûhiyetimize lâyıktır; bu kulumdan vaz geçiniz! diye) onu afiv buyurmuştur.
Resûlullah salla`llahu aleyhi ve sellem`in şöyle buyurduğu rivâyet edilmiştir: Bâyi` ile müşteri (biribirinden) ayrılmadıkça, yâhud ayrılana kadar hıyâre mâliktirler. Bunlardan her biri dürüst olup da (sil`a ve semene âid husûsâtı biribirine) bildirirlerse, bu bey` (ü şirâ) ları kendilerine mübârek kılınır. Eğer tarafeyn (mâlin, semenin aybını) gizler de yalan söylerlerse, bu bey` (ü şirâ) larının bereketini giderilir.