Şöyle dediği rivâyet olunmuştur: Nebî salla`llahu aleyhi ve sellem`in huzûrunda bulunduğumuz sırada o, bize şöyle buyurdu: - Ben bir kere uyurken kendimi Cennet`te gördüm. O sırada bir kadın (Ümm-i Süleym) bir köşkün yanında abdest almakta idi. (Yanımdaki Meleklere:) bu köşk kimin için (hazırlanmış) tır? diye sordum. Onlar: Ömer İbn-i Hattâb için! dediler. (Buraya girmek itedim. Fakat) Ömer`in gayretini (kıskançlığını) hatırladım da hemen yüzümü arkama çevirdim. (Resûlullah`ın bu lâtîfeli müjdesi üzerine) Ömer (sevincinden) ağladı da: yâ Resûla`llah! Sana karşı mı kıskançlık edeceğim? dedi.
Rivâyete göre Resûlullah salla`llahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: Cennet`e ilk giren bir cemâat vardır ki, onların yüzleri, ayın on dördüncü gecesindeki nurlu sûretine benzer. Onlar ağızlarından, burunlarından ve bedenin sâir yerlerinden bir şey çıkarmazlar. Onların Cennet`teki kapları ve tarakları altın (ve gümüş) tendir. (Buhurdanlıklarının) udları, Ûd-i Hindîdir. Onların teri misktir. Ehl-i Cennet`ten her birinni iki kadını vardır ki, vücûdünün letâfetinden iki baldırı (kemiği) nin iliği etinin üstünden görünür. Ehl-i Cennet`in arasında ne ihtilâf vardır, ne de düşmanlık. Gönülleri (sanki) bir gönül. Onlar sabah, akşam Allah`ı tesbîh eder (ek zevk-yâb olur) lar.
Rivâyete göre Resûlullah salla`llahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: (Cennet`e ilk giren bir cemâatin yüzleri, ayın on dördüncü gecesindeki sûreti gibi berraktır.) Bunların peşi sıra dâhil olanlar da en keskin zıyâ neşreden yıldızlar gibidir. Ehl-i Cennet`in gönülleri, bir kişinin gönlü (ndeki yekpâre irâdeye benzer bir fıtrat) üzerine (yaradılmış) tır. Onların aralarında ne ihtilâf vardır, ne husûmet. Ehl-i Cennet`ten her kişi için iki zevce vardır. Bunlardan her birinin baldırı (ndaki kemiği) nin iliği letâfetinden dolayı etinin ötesinden görünür. Onlar sabah, akşam Allah`ı tesbîh ederler. Ne hasta olurlar, ne de (aksırıp) sümkürürler, (râvî Ebû Hüreyre) hadîsin gerisini de zikretmiştir (ki, bundan önceki tercümede geçti).
Rivâyete göre, Nebî salla`llahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: Muhakkak ki, ümmetimden yetmiş bin, yâhut yedi yüz bin (kişi veya zümre hesap ve ıkab görmeksizin ilk def`a olarak Cennet`e) girecektir. Bu ilk zümrenin sondakileri Cennet`e girinceye kadar öndekileri girmiyecektir. (Ve bir saf hâlinde hepsi def`aten gireceklerdir). Bunların yüzleri, bedir gecesinde (sanki) ayın (nûrânî) çehresidir. (Her bin kişinin maiyeti olan yetmiş bin kişi de Cennet`e ikinci zümre olarak milyarlar hâlinde girecektir).
Rivâyete göre demiştir ki: bir kere Nebî salla`llahu aleyhi ve sellem`e (Ükeydir tarafından) ince bir atlas cübbe hediye olundu. Resûlullah ise (erkeklerin) ipekli kullanmalarını yasak ettiğinden halk, Peygamber`in bunu kabûl buyurmasına hayret ettiler. (Bunun üzerine Resûlullah: buna taaccüp mü ediyorsunuz? buyurdu. Ashâb: Evet! diye tasdîk ettiler.) Resûlullah da: - Muhammed`in hayâtı yed-i kudretinde olan Allah`a yemîn olsun ki: Sa`d İbn-i Muâz`ın Cennet`deki mendilleri, (hayret ettiğiniz) şu cübbeden muhakkak daha güzeldir, buyurdu.
Rivâyete göre, Nebî salla`llahu aleyhi ve sellem: "Ashâbım! Cennet`de (Tûbâ denilen) bir ağaç vardır ki, bir süvârî onun gölgesinde yüz sene gezse onun gölgesini asla bitiremez" buyurmuştur.
Bir rivâyette de Enes İbn-i Mâlik hadîsi gibi vârid olmuştur. (Ziyâde olarak) Ebû Hüreyre: [İsterseniz (bu haberi te`yîd için) "Ashâb-ı yemîn = defterleri sağ taraflarından verilenler, bu gölgede sâyebân olurlar" (meâlindeki âyet) i okuyunuz!] demiştir.
Rivâyet olunduğuna göre, Nebî salla`llahu aleyhi ve sellem: - Ehl-i Cennet Cennet`de kendilerinden yükseklerdeki (ehl-i guref denilen) bir takım köşklerin sâhiblerini (aralarındaki mesâfe farkından dolayı) güçlükle görebilirler. Nasılki (gündüz) şark veya garp ufkunda zıyâdâr kalan parlak yıldızı aradaki mesâfe uzunluğundan dolayı dikkatle bakanlar seçebilir! buyurmuş. Ashâb: - Yâ Resûla`llah! O âlî köşkler Enbiyâ menzilleri midir?. Başkaları onlara erişemez mi? diye sordular. Resûlullah: - Evet, o köşkler Enbiyâ menzilleridir. Fakat (Allah başkalarına da ihsân edebilir) hayâtım yed-i kudretinde bulunan Allah`a yemîn ederim ki: (Enbîya`dan başkaları) o erlerdir ki, onlar Allah`a îmân ve Peygamberleri tasdîk etmişlerdir, buyurdu.
Rivâyet olunduğuna göre, Resûlullah salla`llahu aleyhi ve sellem: "Hummâ (hastalığı) Cehennem harâretinin şiddetinden (bir parça) dır. Siz onu su ile soğutunuz!" buyurmuştur.
Rivâyete göre, Resûlullah salla`llahu aleyhi ve sellem: - Sizin (şu dünyâ) ateşiniz, Cehennem ateşinin yetmiş cüz`ünden bir parçadır, buyurmuş. Ashâb tarafından: -Yâ Resûla`llah! Dünyâ ateşi (kâfirleri, fâcirleri azâb için) her halde kâfîdir, denildi. Resûlullah: - Cehennem ateşi (mikdarca ve sayıca) dünyâ ateşleri (nin umûmu) üzerine altmış dokuz derece fazla kılındı: Bunlardan her birinin harâreti bütün dünyâ ateşinin harâreti gibidir.