Rivâyete göre, Resûlullah salla`llahu aleyhi ve sellem`in şöyle dediğini işittim, demiştir: Kıyâmet gününde bir kişi getirilip Cehennem`e atılır da Cehennem`de onun barsakları derhal karnından dışarı çıkar. Sonra o kişi (barsakları etrâfında) değirmen merkebinin değirmende döndüğü gibi döner. Bunun üzerine Cehennem halkı o kişinin başına toplanıp da: - Ey filân! Hal ve şânın nedir? Sen bize (dünyâda) iyilikle emredip bizi kötülükten nehyeden (bir öğütçü) değil mi idin? derler. O da: - (Evet ben öyle idim. Fakat) ben sizi ma`rûf ile emr ederdim. Halbuki kendim yapmazdım. Yine ben sizi münkerden nehyederdim de kendim işlerdim! diye cevap verir.
Rivâyete göre demiştir ki: bir kere Nebî salla`llahu aleyhi ve sellem`e sihir yapılmıştı. Hattâ (şahs-ı Nebevî) bâzı işi işlemediği halde yaptım sanırdı. Nihâyet günün birinde tekrar tekrar duâ etti. Sonra bana: - Ey Âişe, bilir misin? Allah, bana kendisinde şifam olan şeyi bildirdi ki: bana iki kişi geldi (Cibrîl ve Mîkâil). Bunlardan biri baş ucumda, öbürüsü de ayak ucumda oturdu. Ve biri öbürüsüne: bu zâtın hastalığı nedir? diye sordu. O da: sihirlenmiştir, diye cevap verdi. Kim sihir yapmıştır? diye suâline de öbir Melek: Lebîd İbn-i A`sam! diye cevap verdi. Sonra bu sihir ne ile yapılmıştır? diye sordu. O da: Bir tarak, saç ve sakal tarantısı, erkek hurmanın kurumuş çiçek kapçığı ile, diye cevap verdi. Nerede yapılmıştır? Suâline de: Zervan kuyusunda diye cevap verdi. Sonra Nebî salla`llahu aleyhi ve sellem (bâzı Ashâb ile berâber) çıkıp bu kuyuya gitti. Sonra dönüp geldi. Geldiğinde bana: - Ey Âişe! Kuyunun etrâfındaki hurma ağacının uçları şeytan başları gibidir? buyurdu. Bunun üzerine ben: - Yâ Resûla`llah! Siz o sihri çıkar (ıp çöz) dünüz mü? diye sordum. Resûlullah: - Hayır çıkarmadım. Çünkü Allah bana şifâ verdi. Bir de o sihri çıkarıp çözmekle halk arasında sihir şerrinin şuyûundan endîşe ettim. Sonra kuyunun kapatılmasını emrettim, buyurdu.
Rivâyete göre, Resûlullah salla`llahu aleyhi ve sellem şöyle demiştir: Sizden her hangi birinize şeytan gelir de: (Şunu) böyle kim yarattı?, (Şunu) böyle kim yarattı?, En sonu: Rabb`ini kim yarattı? d(iye vesvese ver)ir. İmdi şeytanın vesvesesi Rabb`ınıza kadar erişince o vesveseli kişi hemen "Eûzü bi`llâhi mine`ş-şeytâni`r-racîm" di (yerek Allah`a sığın)sın! Ve vesveseye son versin!.
Rivâyete göre müşârün-ileyh Resûlullah salla`llahu aleyhi ve sellem`in: [Meşrık tarafına işâret ederek: iyi biliniz ki fitne işte buradadır, fitne buradadır, şeytanın boynuzu doğduğu yerde (şark cihetinde) dir] buyurduğunu işittim, demiştir.
Rivâyete göre Nebî salla`llahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: (Güneş batıp) gece karanlığı, yâhut gecenin bir kısmı hâsıl olduğu zaman, çocuklarınızı (dışarı çıkmaktan) men` ediniz!. Çünkü şeytanlar o sırada dağılır, (faâliyete geçer) ler. Yatsıdan bir saat geçince de (dışarıdaki) çocuklarınızı (meskeninize) koyunuz!. Ey mü`min, o zaman Allah`ın ismini anarak (Bismi`llâhi`r-Rahmâni`r-Rahîm diyerek) kapını kapa!. Besmele ile kandilini söndür!, Su kırbanın ağzını Besmele ile bağla!. Yine Besmele ile kap, kacağını kapat! Velevki o kap üzerine enine (tahta parçası gibi) bir şey koysun!
Rivâyete göre şöyle demiştir: bir kere ben Nebî salla`llahu aleyhi ve sellem ile berâber oturmakta idim. O sırada iki kişi sövüştüler. Bunlardan birinin (şiddet ve gazabından) yüzü kızarmış ve şah damarları şişmişti. Bunun üzerine Resûlullah salla`llahu aleyhi ve sellem: - Ben bir kelime bilirim ki: eğer şu kişi o kelimeyi söylesin kendisinde bulunan gazap hâli muhakkak gider. (Evet) o kişi "Eûzü bi`llâhi mine`ş-şeytân" dese kendisinde bulunan bu hal gider, buyurdu. Orada bulunan Ashâb o kişiye: - Nebî salla`llahu aleyhi ve sellem şeytandan Allah`a sığın! buyurdu, dediler. O da: - Vay, bende delilik mi var? diye i`tirâz etti.
Rivâyete göre Nebî salla`llahu aleyhi ve sellem: [Esnemek şeytandandır. Sizden biriniz esneyeceği zaman gücü yettiği kadar onu karşılasın. Çünkü sizin biriniz (esnerken mübâlâğa ederek) "Haaa" deyince şeytan (sevincinden) güler] buyurmuştur.
Rivâyete göre Nebî salla`llahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: - (Sûreti ve ta`bîri cihetiyle) güzel rü`yâ Allah`tandır. Fenâ rü`yâ da şeytandandır. Biriniz korkunç yâni karışık rü`yâ gördüğünde hemen sol tarafına tükürüp, üflesin ve o rü`yânın şerrinden Allah`a sığınsın, (Eûzü bi`llâhi mine`ş-şeytâni`r-racîm, desin!). Bu sûretle o rü`yâ, gören kimseye zarar vermez.
Nebî salla`llahu aleyhi ve sellem`in: "Sizin biriniz uykusundan uyanıp da abdest aldığında burnundaki nesneyi nefesiyle üç def`a dışarı çıkarsın!. Çünkü şeytan uyuyanın genzinde geceler" buyurduğu rivâyet olunmuştur.
Rivâyete göre şöyle demiştir: Resûlullah salla`llahu aleyhi ve sellem bir kere minber üzerinde hutbe îrâd ederken şöyle dediğini işittim: Ashâbım, siz yılanları öldürünüz! Ve (husûsiyle) arkasında iki beyaz çizgili cinsiyle kuyruksuz engerek yılanını öldürünüz!. Yılanların bu iki (habîs ve zehirli) cinsi, gözün nûrunu giderir, yüklü kadının da çocuğunu düşürür. Abdullah İbn-i Ömer (diğer bir rivâyette) demiştir ki: bir kere ben bir yılanı öldürmek için onu ta`kîb ediyordum. Ebû Lübâbe: - Onu öldürme! diye bana seslendi. Ben de ona: - Resûlullah salla`llahu aleyhi ve sellem yılanları öldürmeyi emretmiştir! dedim. Ebû Lübâbe: - Resûlullah, yılanların umûmiyetle öldürülmesini emrettikten sonra, ev yılanlarını öldürmekten nehyetti. (Beyaz ve zehirsiz olan) bu ev yılanlarını Avâmirdir, uzun zaman evde yaşarlar, dedi.