Şöyle rivâyet edilmiştir: Bir Cum`a günü Cüveyriye, oruçul iken Nebî salla`llahu aleyhi ve sellem yanına gelmiş de Resûlullah: - Dünkü gün oruç tuttun mu? diye sormuş. Cüveyriye: - Hayır, tutmadım, demiş. Resûlullah: - Yarın oruç tutmak istiyor musun? diye sormuş. Yine Cüveyriye: - Hayır, tutmayacağım demiş. Bunun üzerine Resûlullah: - (Öyle ise) orucunu boz! buyurmuştur.
Şöyle rivâyet edilmiştir: (Alkame tarafından) Âişe radiya`llahu anhâ`dan: - Resûlullah salla`llahu aleyhi ve sellem günlerden bâzıların bir şey`e tahsîs buyurur mu idi? diye sorulmuş. Âişe Hazretleri: - Hayır tahsîs etmezdi. Onun amel ü ibâdeti (bahar yağmuru gibi) fâsılasız ve devamlı idi. Resûlullah salla`llahu aleyhi ve sellem`in edâsına zaferyâb olduğu hayr ü ibâdete hanginizin gücü, kudreti yetişir ki, diye cevab vermiştir.
"Kâ`be`ye hediye edecek kurban bulamıyan hacılardan başkaları için eyyâm-ı teşrıkta oruç tutmağa ruhsat verilmemiştir" dedikleri rivâyet edilmiştir.
Şöyle dediği rivâyet edilmiştir: Câhiliyet devrinde Kureyş Âşûrâ günü oruç tutardı. (Hicret`ten evvel) Resûlullah salla`llahu aleyhi ve sellem de Âşûrâ orucu tutardı. Medîne`ye hicret buyurunca da (ber mu`tâd) bu orucu tuttu. (Ashâb`a da) tutmalarını emretti. (İkinci sene) Ramazan (orucu) farz kılınınca Âşûrâ günü orucunu bıraktı. İsteyen bu orucu tuttu; dileyen de bıraktı.
Şöyle haber verdiği rivâyet edilmiştir: Nebî salla`llahu aleyhi ve sellem Medîne`ye hicret buyurduğunda, Yehûdîlerin Âşûrâ günü oruç tuttuklarını gördü de: - Bu ne orucudur? diye sordu. Cevâben: - Bu gün, sâlih bir gündür; bu gün Allah Azze ve Cell`in Benî İsrâil`e, düşmanları (Fir`avn`in şerri) nden necat verdiği bir gündür. Mûsâ (aleyhi`s-selâm, bu lûtfu Bârî`ye şükren) oruç tutmuştur. (Biz de tutarız) dediler. Resûlullah: - Biz, Mûsâ (sünnetini ihyâ) ya sizden daha ziyâde haklıyız, buyurdu da (Mekke`deki gibi) o oruç tuttu; ve (Ashâb`a) da tutmalarını emreyledi.
[Resûlullah salla`llahu aleyhi ve sellem (Ramazan gecelerinden) bir gece, (hücresinden) gece içinde (Mescid`e) çıktı. Ve Mescid`de namaz kıldı. Birtakım zevât da (kendisine iktidâ edip) namaz kıldılar] sûretindeki bu hadîs, yukarıda Kitâbü`s-Salât`ta geçti. Bu hadîs ile buradaki Âişe hadîsi arasında lâfzan muhâlefet vardır. Buradaki rivâyetin sonunda: "Resûlullah salla`llahu aleyhi ve sellem vefât etti; ve Ramazan namazı işi, evlerde kılınmak üzere cârî idi".
Şöyle rivâyet edilmiştir: Nebî salla`llahu aleyhi ve sellem`in Ashâb`ından bâzı kimselere leyle-i Kadir rü`yâda (Ramazan`ın) seb`-i evâhirinde (taraf-ı ilâhîden) gösterildi. Resûlullah salla`llahu aleyhi ve sellem de Ashâb`ına: "Rü`yânızı biliyorum; Ramazan`ın seb`-ı evâhirine tevâfuk etmiştir. Kim ki leyle-i Kadr`i aramağa cehd ederse, onu Ramazan`ın seb`-ı evâhirinde arasın!" buyurdu.
Şöyle rivâyet edilmiştir: (Bir sene) Nebî salla`llahu aleyhi ve sellem ile berâber Ramazan`ın aşr-ı evsatında i`tikâf etmiştik. Resûlullah yirminci (gün) ün sabahı (i`tikâf mahallinden) çıktı, bize bir hutbe îrâd etti de müteâkıben şöyle buyurdu: - (Menâmında) bana Leyle-i Kadr (in bütün alâmâtı) gösterildi. Sonra unutturuldu. Yâhud ben onu unuttum. (Ashâb`ım!) Siz leyle-i Kadr`i Ramazan`ın aşr-ı ahîrinde, tek (gece) de arayınız!. Ben (menâmımda) kendimi su ve balçık içinde secde eder gördüm. Kim ki (benimle yâni) Resûlullah salla`llahu aleyhi ve sellem ile i`tikâf ediyorsa, şimdi (i`tikâf mahalline) çekilsin! (buyurdu). Biz de yerlerimize çekildik. (Hava açıktı;) gökte bir bulut parçası (bile) görmüyorduk. Sonra bir bulut parçası geldi. (Yirmi birinci gece gökten şiddetli bir) yağmur boşandı. Hattâ Mescid`in sakfı (Resûlullah`ın secde mahalline) aktı. Mescid`in sakfı hurma ağacından idi. (Sabah) namazı kılındı. Ben Resûlulllah salla`llahu aleyhi ve sellem`in suya ve balçığa secde ettiğini (gözümle) gördüm. Hattâ (namazdan döndüğünde Resûlullah`a baktım;) salla`llahu aleyhi ve sellem`in alnında (ve burnunda) çamur eseri gördüm.
Rivâyet edildiğine göre, Nebî salla`llahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: (Ashâb`ım!) Siz leyle-i Kadr`i Ramazan`ın aşr-ı ahîrinde arayınız!. Leyle-i Kadir, ya Ramazan`dan dokuz (gece) kala, yâhud yedi (gece) kala, yâhud da beş (gece) kaladır.
Bir rivâyette Resûlullah salla`llahu aleyhi ve sellem: O (Kadir gecesi ya) Ramazan`ın aşr-ı ahîrinde geçen dokuz (gece) dedir, yâhud geri kalan yedi (gece) dedir.